Kederli Teraneler Zamanı

1.
Sabah


Kumru griliğindeydi sabah.
Yumuşak, uçucu.
Tan yeri ağarmadan düştü kaygısı içime günün!
Uçup gidiverecek ömrümden şu seher yerinde öten garip kuş gibi.
Ben onu elimde tutabilecek hiçbir şey yapamadan daha.

2.
Yıkıl


Yıkıl dünya. Yıkıl karşımdan.
Bir türlü rahat yüzü göstermedin.
Ne varsa umuda dair, güzel günlere dair aldın elimden.
Yıkılasıca!

3.
Aşk mı?


Dünyaya neden geldiğini sormak gibi işte.
Farkında olmadan birden bire düşüyorsun aşka.
Düşmek işte aşk. Düşmeye gör !
Tövbe diyesim var. Çok geç .
Neden geldim bu dünyaya?
Başka dünya yok. Gelmeye mecburduk.
Aşık olmaya da!

4.
Görevimiz dünyanın bekçiliği


Gez gez bitmez bu dünya. Ne güzeldir taneleri buğulu üzümleri yemek. Kıyıda yüzenleri arkanda bırakıp enginlere doğru kulaç atmak bir yaz gününde. Kelebeğin narin kanatlarındaki renk tablosunu çektiğin fotoğraf karesinde izlemek. Atlas Okyanusu’nu bulutların üstünden seyrederek geçmek.
Bozdur bozdur harca bitmez koca dünyanın güzellikleri. Sen değil ama.
Hayır ama, senle ben nöbetçisiyiz dünyanın sorunlarının! Her daim teyakkuzda! Koskocaman kahkahalarla gülmeyeceksin. Giden sevgilinin ardından martı çığlıklarıyla ağlamak yok. Vatan Millet Sakarya uğruna feda edilecek illa ki bu can !

5.
Mektup


Birisine söylemen lazım. Bu böyle gitmeyecek belli.
Konuşuyorsun, o ne anladı? Hiç!
Hiç boşu boşuna kederlenme.
Halik bilmedi, o hiç bilmez!
Otur , yaz ummana.
belki umman bilir.

6.
Vazgeç


Ağırlaşıp yerçekimine teslim etme kendini.
Sen sendekini kayırıp durma, savunup durma öyle.
Parçalan, yıkıl, savrul, ezil, dökül.
Un ufak ol! Toz toprak ol!
Bırak seni rüzgar kaldırsın yerden, savursun gökyüzüne.
Özgürlük gibi var mı?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın