Çok değerli işçi ablacığım,
Memur, esnaf, öğretmen,
Çalışıp çabalarken, işinde gücünde uğraşırken, bu iktidarın cebinden nasıl para tırtıkladığını biliyor musun?
Diyelim ki grip oldun.

Hastaneye gittin.
Kulak burun boğaz uzmanı seni muayene etti.
Muayene sonrasında sana bir de reçete yazdı.
Bunca yıl sürekli vergi verdin. Maaşından, ücretinden kesintiler yapıldı.
Sağlık için, hastalığında sana ve çoluğuna çocuğuna baksınlar diye zaten sürekli para aldılar.
Buna rağmen grip için gittiğin devlet hastanesinde senden 8 TL tırtıkladılar.

Burada da reçete başına 1 TL, üçüncü ilaçtan sonra her ek ilaç için 1 TL tırtıkladılar.
Bu tırtıkladığı parayı da sana çaktırmadan eczacıya aldırıyorlar.
Eczacıyı da tahsildar yaptılar.
– Kardeşim bu grip ilacının fiyatı nedir?
– 3 TL.
O zaman diyorsun ki, Ben muayene olmam. Gider eczaneye grip ilacını paramla alırım.
Böyle bir sağlık sistemi, böyle bir model olabilir mi?

İkinci önemli konuya bakalım:
Sayın Başbakan vatandaşa söz vermişti.
Ne demişti?
Vatandaşımız her hastanede ücret ödemeden tedavi olacak demişti.
Bu söz de diğer sözler gibi unutuldu. Yalan oldu.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından Sağlıkta Uygulama Tebliğinde (SUT) yapılan değişiklikle, özel hastaneler sağlık hizmetleri bedelinin iki kat ilave ücreti vatandaştan alıyor.
Eğer vakıf hastanesi ya da özel hastaneye giderseniz muayene, film, testler, tahliller, ameliyat ve diğer tedaviler için cebinizden para vermek zorundasınız.
Ayrıntısına bakalım:

Bademciklerin alınması için 1258 TL;
Apandis organının alınması için 880 TL;
Göz ameliyatlarından katarakta bakalım. Hepimizi ilgilendiren, yaşımız ilerledikçe karşımıza gelecek olan bu ameliyatın fiyatı 902 TL,
Belinizi incittiniz. Bel fıtığı tanısı konuldu ve ameliyat olacaksınız. Fiyatı ise 2350 TL.
– Nasıl olur, ben emekli öğretmenim.
– Ben emekli işçiyim.
– Ben bu devlete tam tamına 40 yıl hizmet ettim. Bankadan emekli oldum. Ülkenin çalışmadığım yeri, bölgesi kalmadı. Ben de ücret ödeyecek miyim?
Evet, siz de ödeyeceksiniz.

Siz siz olun sakın hastalanmayın.
Plansız ve beceriksiz politikalar acil sağlık hizmetlerini de bitirmiştir.
Nasıl mı?
Bakalım:

Plansız, programsız politikalar, beceriksiz eller acil servisleri ve 112 ambulansların içini boşalttı.
2005 yılında başlayan dönüşümden sonra acil hekimleri aile hekimliğine kaydırıldı.
2000’li yılların başında Avrupanın lideri olan acil sağlık hizmetleri bugün ambulanslarında artık hekimlerin istihdam edilmediği, acil servislerinde deneyimsiz hekimlerin çalıştığı hale geldi.

Bunun sonucunda da özellikle ilçe devlet hastaneleri acil servislerinde artan hekim açığı ortaya çıktı. Bu açık da geçici görevlendirmeler ile kapatılmaya çalışıldı.
Bugün, durum o kadar içinden çıkılamaz bir hale geldi ki, acil deneyimi olmayan hekimler, ciddi bedensel ve ruhsal bozukluk nedeniyle sağlık raporları olan hekimler devlet hastaneleri acil servislerine geçici görevlendirmelerle, istekleri dışında ve emirle görevlendirilmektedir.

Muayenehanelere karşı çıkan hükümet bugün tüm üniversite hastanelerini muayenehane haline getirmiştir.
Üniversitelerdeki hocalara muayene ve tedavi olmak, parası olan yurttaşların ulaşabileceği bir ayrıcalık haline gelmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iki kez iptal ettiği hükümleri yeniden getirip, üniversitedeki hocaya;
Üniversitede mesai saatleri dışında daha çok sağlık hizmeti verirsen sana para vereceğim, üstelik bu parayı da tedavi ettiğin hastanın cebinden alacaksın, ancak yarısını da bana vereceksin denilmektedir.
Daha ötesinde de hocaları özel sağlık kuruluşlarına kiralama sistemi getirilirken, kendi adlarına serbest olarak mesleklerini icra etmeleri yasaklanmaktadır.
Hocalara ulaşmak için ya özel hastaneye gitmeniz, yüksek ilave ücretler ödemeniz ya da mesai sonrası üniversiteye gidip alacağınız sağlık hizmetinin parasını cebinizden ödemeniz gerekmektedir.
Son söz: Sağlık ülkemizde artık özelleşmiştir. Yapılan tüm düzenlemelerin asıl nedeni budur. Sağlıkta zenginin daha iyi, fakirin ise daha kötü hizmet alacağı günler gelmiştir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.