Belediyelerin de, diğer kamu ve özel kuruluşların da alt yapı çalışmaları neden bu kadar sıkıntı yaratıyor yaşamlarımızda?
Söyleyeyim, nedeni tam anlamıyla edepsizlik, vatandaşa saygısızlık.
İşin kötü tarafı bu edepsiz ve saygısız çalışmaların vatandaşa zulüm olduğunu da kabul etmiyor yapanlar!
Çalışmalar zulme dönüştüğünde vatandaşın tepkisi de garipleşti.
Devlet vatandaş ilişkileri o kadar zayıf ki, tepkilerin muhatap adresleri de ne yazık ki o kadar karıştırılabiliyor!
Aylardır hem bu köşede hem de televizyon yayınımda İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme birimlerinin ne kadar çalışmadığını yazıp söylüyorum.
Arada bazen, muhteremler üzerlerine alınıp ufat tefek bir şeyler yapıyorlar ama, yarattıkları boşluk o kadar geniş ki, sonuç alamıyorlar.
İletişim de olmadığında bendenize tepki göstermeyi de iş sanıyorlar.
Bakın şimdi, İzmirde tüm altyapı çalışmaları planlıdır.
AYKOME (Altyapı Koordinasyon Merkezi) ve UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) birimlerinin ne işe yaradığı kamu bilgisinde olmadığından, bir altyapı çalışmasında mesela doğrudan ve sadece belediyeye çemkirebiliyoruz!
En son Bucada İZSU çalışmaları sırasında yoğunlaşan trafik keşmekeşinde de aynı şey yapıldı.
Trafik sıkışıklığının tek nedeni İZSUnun çalışmaları görüldü.
Oysa bu çalışmalar başlamadan önce içinde valilik ve emniyet temsilcilerinin de olduğu toplantılar yapılmış ve altyapı çalışması yapılacak yerdeki trafik yoğunluğunun denetimi Emniyete havale edilmişti. Ama ne hikmetse yoğun saatlerde Bucada ne trafik polisi vardı ne de denetim. Ortalık saçma sapan park yapmış otolarla doluydu.
Gelelim hafta sonu Bornova istikameti Ankara Caddesi rezilliğine…
Günlerdir bir asfaltlamadır gidiyor. Asfaltı yapan Karayolları.
Hatta Karayollarının taşeronu.
Böylesine tehlikeli, böylesine saygısız, böylesine edepsiz bir yöntemle çalışma görülmedi diyemeyeceğim, çünkü İzmirde artık adet olan, yer kazılırken vatandaşa da itinayla eziyet etmek!
İzmirin en büyük ve işlek caddelerinden birinde asfalt çalışması yapılıyor, ne bir güvenlik önlemi ne bir trafik polisi ne de yeterince işaret yok!
Dört şerit bir buçuk şeride düşmüş, koca kamyonlar tehlikeli manevralarla sol şeridi işgal etmiş, küçük otolar kamyon ve minibüslerin şerrinden ne yapacağını şaşırmış, ambulans içindeki hastayla bir adım gidemiyor ve bunun adı hizmet!
Ama dedim ya nasılsa vatandaşın çektiği eziyet umurlarında değil muhteremlerin.
Ve daha da garibi bu yolda çile çekenler asfalt işini görünce hay böyle belediyenin…. diye başlıyorlar tepkiye.
Oysa iş belediyenin değil doğrudan Karayollarının…
Ancak tepkiye neden olan düzensizliğin nedeni güvenliğe verilmeyen önem!
Madalyonun öbür yüzü de var aslında.
Uzun bir süredir izmirde kaldırım işgalleri konusu var değil mi?
Bu sorunun muhatabı da belediyeler. Ne yazık ki özellikle ilçe belediyelerin zabıtaları pek miskin. Nedenleri tartışmaya açık.
Lakin bir de kaldırımlara bazen bir bazen iki şerit halinde park eden otolar var. Bu da trafik emniyetine bakar! Ve izmirde sadece trafik polislerinin yeterince çalışmamasından dolayı tepkilerin özellikşe büyükşehir belediyesine yöneldiğini de görüyorum bir süredir hatta duyuyorum! Bazen otobüslerde öyle şeyler duyuyorum ki kendi kendime soruyorum yahu hiç olmazsa CHPli belediye meclis üyeleri de mi binmez bu otobüslere?
Ne dersiniz?
Acaba birileri özellikle mi böyle yapıyor?
Yaklaşan seçim öncesi anket sonuçlarını beğenmeyenler, İzmirde farklı ama yanlış bir strateji izliyor ve devlet memurlarını da bu yolda kullanıyor olabilir mi?
Yarın da bu soruya yanıt arayalım.
Üzerime vazife mi?
Evet, vazife…
Çünkü ben bu şehirde yürüyerek yaşıyorum ve gözlerim de mühürlü değil! Üstelik bir de kötü huyum var; cambaza bakçıların alayına gıcığım!
Not: Tuncel Kurtize dua ederken bu kez Turgut Özakmanın yitirdik. Allah ikisinin de mekanlarını cennet etsin. Ne yazık ki her geçen gün dünyamız çakmalarla doluyor, gerçek zayii oluyor.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.