Saçma mı geldi size?
Yıllardır yaparım bunu aslında…
Kanal Dde artık Cuma akşamları yayınlanan Arka Sokaklar dizisi de, yıllardır izlediğim bir film. Dizideki çocuklar büyürken ben de yaşlandığımı hissediyorum. Bazen acayip kızıyorum diziye. Özellikle de gazetecilere karşı tutumları hiç hoşuma gitmiyor.
Lakin son bölümünü izlediğimden beri arka sokaklar zahmetini ve bedelini gerçekle bire bir örtüştürdüm. Hatta diyebilirim ki ilk kez bu kadar da başarılı oldum kendimce.
Son bölümde bir ilçe belediye başkanının yeğeninin bir belediye müdürüyle ortaklaşa yürüttüğü kanun dışı olaylar ve bu olayların üzerine giden Emniyet Amiri Rıza ile ekibinin yaşadıkları vardı. Ama final tam anlamıyla dizinin adıyla gerçek yaşamı birleştirdi.

Yani?
Yani Arka Sokakların Rıza Amiri kibarca sürüldü!
Muhtemelen o yeğen de iktidar partisine mensup bir belediye başkanının yeğeniydi.
İşte budur!
Eğer işiniz Arka Sokaklar ise…
Eğer işiniz fakir fukara, garip guraba ise…
Eğer işiniz sadece servetine dayanarak güç gösterisi yapan arsız muhterislerle uğraşmak ise mutlaka ödeyeceğiniz bir bedel vardır.
Bu tüm mesleklerde böyledir…
Ya öldürülürsünüz…
Ya sürülürsünüz…
Ya tayin edilirsiniz…
Ya iftiraya kurban giderseniz…
Ya da tehdit, şantaj ve kahpelikle karşı karşıya kalıp yapayalnız, ailenizi, sevdiklerinizi düşünür çekilirsiniz…
Eğer işiniz arka sokaklar ise, hayat size sadece iki yol gösterir…
Birinci yol bedel ödemeye baştan eyvallah demek ve yürüyebildiğince yürümektir.
İkinci yolsa, birkaç adımdan sonra tek başına kalıp, hay senin encamına deyip kenara çekilmektir.
Tabii arada arka sokaklardan ya da yukarı mahalleden ön sokaklara veya aşağı mahalleye taşınmalar vardır ama onlar da öyle sanıldığı gibi çokça değildir…
Bugün dünya hala dönüyorsa belki de ulu yaratıcı, bedel ödemeye başta eyvallah diye yürüyenlerin yüzü suyu hürmetine döndürüyordur dünyayı!
İktidar hangi parti olursa olsun değişmeyen tek şey budur.
Asla sermaye ve çıkar güçleriyle uğraşmayacaksın. Çünkü o güçler az ya da çok iktidar olanla işbirliği içindedir. İster hükümet ister belediye hatta köy muhtarlığı bile olsa gözünü çıkar bürümüş güçler eğer çatışma içine girmezlerse, zalimliklerinin bedelini mutlaka bu dünyada da öderler. Başlarına hiçbir şey gelmese de, mutlak son yaklaştığında, ilahi hesaplaşmayı mutlaka yaşarlar. Sağlıklı ve gençken astığı astık kestiği kestik niceler, yaşlandığında yakalandığı bir hastalıkla ya haşlanmış patatese talim ederler ya da illa ki çekilmesi güç acıları yaşayarak ruhlarını teslim ederler.
Bunları neden yazdım?
İzmire bakıyorum da, ne kadar çok güç grubu var…
Ne kadar çok çıkar grubu var…
Velhasıl ne kadar çok zalim var!
Hepsi de besili, sağlıklı, itibarlı, zengin ve güçlü…
Hepsi de kaliteli elbiselerinin içinde adam edasıyla hareket ediyor…
Saygı görüyor, korkuluyor…
İzmir yahu Türkiyeyi düşünüce kaşık kadar kent…
İnşaattan siyasete, sağlıktan bürokrasiye her alanda baron gibi yaşıyorlar…
Kimse ses çıkaramıyor…
Kimse karşı çıkamıyor…
Karşı çıkanlarsa derhal bedel ödemeye naklediliyor…
Arada istisnalar çıkmıyor mu?
Elbette ama onlar zaten gök kubbeden hoş sada bırakanlar yahu, onlar da olmasa zaten bu yazı da yazılamazdı. Çünkü onlar, bulundukları türlü pisliklere şahit olarak temiz kalabilen az sayıda değer…
Ama sonuç da değişmiyor…
Film olmasına bir film lakin Arka Sokaklardaki Rıza Amir, doğru bir iş yapıp, toplumu bir asalak pislikten kurtardı diye ödül görünümlü bir cezaya çarptırıldı.
Tıpkı gerçek hayatta, yurttaşlarını her türlü sömürüden ve tehlikeden korumaya çalışan ve ne yazık ki az sayıdaki gazeteci, polis, memur, siyasetçinin ödediği bedelle karşılaştı Rıza Amir. Daha fena bir bedel de olabilirdi…
Öyle çok mükemmel biri değilim. Sıradan bir yaşamım ama kocaman bir yüreğim var çok şükür. Ve bu yürek sadece insan sevgisi için çarpıyor.
Gök kubbede hoş sada bırakır mıyım bilmiyorum…
Lakin son bir hafta içinde kulağıma gelen bazı nahoş duyumlar, beni bu yazıyı yazmaya itti.
Allah bilir ya, belki de www.kentyasam.com köşemle ben de tarihe bir kayıt bırakıyorum ŞU AN!
2012nin son yazısı…
2013de olur muyum bilemem…
Ama yeni yılın ilk yazısını yazabilirsem, konum yine arka sokaklar, yukarı mahalle olacak.
Çünkü ben oralıyım ve kocaman bir onur duyuyorum!
Yani?
Yani çıktığım kabukla gurur duyup haykırıyorum!
Ey densizler, çıkarcılar, kan emiciler, arsızlar, emek ve ekmek düşmanları…
Ey o pahalı elbisesinin içinde adammış gibi duran lakin insanlıktan zerre nasibini alamamış şeytan ortakları!
Bu dünya kime kaldı ki size kalsın?
Nasılsa gideceğimiz yer aynı…
BEN BİLİRİM SİZE ORADA NE EDECEĞİMİ!
Şimdiden mutlu, sağlıklı, kazançlı bir yeni yıl diliyorum canım okurlarım.
Bana katlandınız, zahmet edip satır satır okudunuz, zahmet edip düşüncelerinizi paylaştınız.
Hepiniz Allaha emanet olun, kibirden ve şeytandan, aman diyeyim, uzak durun.

Not: Noel Babaya da Nasrettin Hocaya da selam olsun, ikisi de bu toprakların değeri. Ayrım yapanlara da gıcığım, istismar edenlere de, bilesiniz…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.