Yıllar geçti televolelerin toplum bilimcileri harekete geçiren hasarına bu defa yemek programları talip oldular. Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan ve yaşamı idame çabasındaki dev kitlelere günlük yaşamdan uzak abartılı yemek programlarını sunmak yayıncılık gereği gibi sunulmaya başlandı.
Gün içinde TVler mutfak/yemek programlarından geçilmiyor. Akşam çocuklarına sıcak bir tas yemeği sunma kaygısını yaşayan insanlara kuş sütlü, ballı börekli yemek tarifleri ve pratiklerini ekranlar aracılığı ile evlere taşımak en hafif ifade ile ayıptır.
Düşük yapım maliyetleri ile bazı TV kanalların tercih ettiği mutfak programlarındaki sempatikmiş gibi yapan aşçıların sevimsizlikleri ise sinir bozuyor. Bu programların, tarifi ve uygulaması ballandırılarak anlatılan yemekleri yapma gücünden yoksun kitlelere yetersizlik hissi, moral bozukluğu verme dışında bir işlevi yok. Üstelik bu programları çocukları ile birlikte izleyen ebeveynlerin yaşadıkları mahcubiyetin tarifi olmasa gerek.
Evlerimizdeki mutfak gerçeği ile örtüşmeyen bu yemeklere ulaşılamaması çocukların anne-babalarına yönelik duygularına zarar veriyor. Ahlak kaygısını ön planda tuttuğunu iddia eden muhafazakar kanalların ise bu programlara daha geniş saatler ayırması miyop yayıncılığın ötesinde vebal doğuruyor.
Evlilik programlarına getirilmesi planlanan yayın yasağı toplumun küçük bir bölümüne hitap eden yemek/mutfak programları içinde düşünülmeli. Bir başka çözüm ise bu programların yayınına çocukların ekran karşısında olmadığı saatlerde +18 uyarısı ile izin verilmesi.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.