İşsizlik ayyuka çıktı, rekorlar kırıyor…
Sanayici Hükümet’in vergi indirimine umudunu bağlamış, elindeki malı satmayı bekliyor.
Esnaf şiftah yapmadan kepenk indiriyor…
Bunların üstüne üstlük milletin cebinde para yok… (Başbakan var diyor ama inanmıyorum)
İşyerlerinde kasaya girecek 3-5 kuruş nakit para büyük nimet haline gelmiş…
Ama ne yazık ki bazı kendini bilmezler bolluk içindeymişler gibi ticari ahlakı bir yana itmişler “ben yaptım, oldu. Sen ne yaparsan yap” havasında verdiği hizmetin bir daha istenmeyeceği var sayımı ile hareket ediyorlar…
Bir olay anlatacağım örnek olması için. Ancak bu kuruluşun adını vermeyeceğim…
Bornova’da digital baskı yapan bir kuruluş var…
Bu kuruluşta çalışanlar ya da patronlar üniversitelilerin finallerin yapıldığı günlerde bol bol kitap fotokopileri çekerek öğrencilerden büyük miktarlarda para kazanıyorlar.
Bu işyeri aynı zamanda eğitim kuruluşlarına da andaç hazırlıyor. Bu andaçlar genelde öğrenci sayısına göre yapıldığı için bu kuruluş hesap kitap yapıyor.
Diyor ki:
Size tanesi şu kadara mal olur… Bu normal bir matbaada basılsa (tabiî ki çok sayıda) tanesi 2 bilemediniz 3 TL’ye mal olacaksa önünüze adet başına 25-27 TL’lik bir rakam konuyor.
Siz de sayı az diyerek bu rakamı kabul ediyorsunuz. Düzenleme yapılıyor ve size yeni bir hesaplama çıkartılıyor. Bu kez fiyat 35-37 TL’ye fırlamış… Nedenini sorduğunuz zaman da aldığınız yanıt:
“Diğerlerine göre farklı kağıt kullandık. Düzenleme yaptık…”
Onu da sineye çekip “Pekiyi” diyorsunuz. Ücretini de ödüyorsunuz…
Ama gelin görün ki size verilen baskılarda yapan bildiğini okumuş, kimini telli cilt yapmış kimini yapıştırmış… 4-5 adedinin yeniden diğerleri gibi yapılması için itiraz edecek olursanız size deniyor ki:
“Bir hafta sonraya verebiliriz.”
Zamanınız varsa ona da “Pekiyi” diyorsunuz…
Ama gelin görün ki o bir hafta çok çabuk geçiyor ve yine bu hatalı yapılanların düzeltilmişini alamıyorsunuz.
Nedenini sorduğunuzda aldığınız yanıt:
“İşimiz çok ancak bir hafta sonraya…” oluyor.
Bunun ticari ahlaka sığıp sığmadığını sorduğunuz da aldığınız yanıt telefonun yüzünüze kapanması oluyor. Tekrar aradığınızda da küstahça bir tavırla “ben yaptım, oldu. Sen ne yaparsan yap” tarzında bir yanıt alıyorsunuz. Üstüne üstlük telefon bir kez daha suratınıza kapanıyor. Sonraki aramada ise bu kez hakaretamiz bir üslupla lütfen cevap veriliyor:
“Ne yaparsan yap…”
Sinirleriniz ne denli sağlam olursa olsun bu tavra, bu konuşmalara tepki vermemek mümkün değil…
Şimdi sormak gerekiyor:
Bu durgunlukta yapabildiğin işi neden “ben yaptım, bitti” havasına sokup tüketiciyi zor durumda bırakıyorsun?..
Ticarette “Müşteri daima haklıdır” düsturunu bilmiyorsan en azından karşındakinin parasını aldıysan karşılığını vermek zorunda olduğunu da bilmelisin…
Haaa diyeceksiniz ki:
Burası Türkiye…
İçimden “doğru” demek geliyor…
Çünkü siyasi partilere de bizlere hizmet etsinler diye oy veriyoruz. Ama yapmaları gerekeni yapmıyorlar. Dile getirdiğinizde yanıtını hemen alıyorsunuz:
Ananı al da git…
Sizin de oylarınızla aynı yanıtı onlara vermeniz gerekir diye düşünüyorum…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.