Kültür… Sanat ve politika…

Yazı yazmaya bir süre ara vermiştim…
Ancak gündem o denli baş döndürücü bir hızla değişmeye başladı ki görüşlerimi yazıya dökme zamanının geldiği gereksinimini hissettim…
İki yılı aşkın bir süredir can dostum Mehmet Refik Soyer ile birlikte Soyer Kültür Sanat Fabrikası’ndayım (SKSF).

Mehmet Refik Soyer, açıldığından bu yana gören, izleyen ve yaşayanların takdir ettiği bir kültür sanat fabrikasını yaşama geçirdi. Bunun ilk aşamalarında ben olmasam bile, eski cıvata fabrikasının nasıl adım adım bugünlere geldiğine en iyi tanıklık edenlerden biriyim.
7’den 70’e her kesimden insanın yararlanabileceği böylesi bir merkezi gerçekleştirmek tabii ki kolay olmadı. Bunun en büyük sancılarını Mehmet Refik Soyer çekerken bizler de buna tanıklık ettik.

Geçmişteki Halkevleri, Köy Enstitüleri modellerini, batıdaki gençlik merkezlerini örnek alarak başlatılan SKSF’nin hizmete girişinden bu yana yaklaşık 14-15 ay geçti. Bu süre içinde oluşturulan Yaz Okulu, Tiyatro Okulu, Bale Okulu, Dans Okulu ve Anaokulu’nun yanı sıra müzik, resim, satranç, İngilizce kurslarında 4 yaş grubundan itibaren her yaş grubundan insanları bir arada görmek bizleri mutlu etti.

Düzenlenen Günbatımı Konserleri, okul mezuniyet geceleri, özel geceler, düğün, nişan, kokteyl, firmaların tanıtım toplantıları ve yemekleri… Daha niceleri… İzmirlilerin nefis gün ve geceler geçirmelerine ön ayak oldu…

Bir düşünün; bir odadan piyano, diğerinden gitar, keman sesleri gelirken, diğerinden repliklerini tekrarlayan kursiyerlerin yükselen sesleri… Sizleri kentin ortasında ayrı bir vahaya taşıyor. 1 yıl içinde Soyer Yayıncılık adına iki kez katıldığımız kitap fuarında SKSF’ye gösterilen sıcak ilgi bugünlerde ikinci kez açılan yaz okulunda da yaşanıyor.

Tüm bunları niye mi yazdım?..

“İmralı’dakini sen as. İp bulamıyorsan al sana ip…”
“Sana tepside sunulan bu kişiyi sen niye asmadın?..”



“Kuzey Irak sorunu diyalogla çözülür…”
“Terörist saldırılan durdurulması için Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon yapılarak çözülür…”




“1 Milyar dolarlık kredi için Kuzey ırak’a girmeme sözü verdiler…”
“Tümüyle yalan ve iftira…”
“İşte belgeler… Altında da sizin imzanız var. Hatta Resmi internet sitelerinde bile yer alıyor…”




Söyler misiniz, bu tartışmaların hangi birinize yararı var? Herkes kendi görüşünü kabul ettirmek ve bir fazla oy alabilmek için ellerindeki belge (!), bilgi (!) ne varsa (çamur da dahil) kamuya açıklıyorlar!..

Avrupa Birliği’ne girmek için verilen tavizler, ABD’ye yaranmak için bir dizi koşula evet demek… Anayasayı değiştirecek sayısal fazlalığa ulaşmak için yoksulların evine naylon torbalarda gıda yardımı, doğalgazla ısınan apartmanlara ve sahiplerine bedava kömür dağıtımı, bol keseden vaatler… Seçim yaklaştığı için işçiye, memura akıl almaz bir biçimde ek gelir sağlamak (!), çiftçinin ağzına bir parmak bal sürmek… Tüm bunları anlatmak için devlet kuruluşu olan TOKİ’nin açılışlarını siyasi mitinge çevirmek…

Muhalefetin ise, ucuz mahalle kahvesi ağzı ile yapamayacakları vaatlerin dinlenmediğini görünce birbirlerine çatması… Yıllar öncesi dile getirdikleri halkın tümünü kapsayan plan, proje ve çalışmalarını iktidara gelen partilere kaptırmanın verdiği rahatsızlıkla merkez partisi görünümünü almaya çalışmaları…

Size bunlar neyi ifade ediyor. Kısır çatışma ve çekişmelerden kurtulamayan Türkiye’yi çok üzülerek yineliyorum ki yine dış güçler (AB-ABD) yönetecekler… İstedikleri her şeyi yaptırabilecekler…

Kültür ve sanatını geliştiremeyen toplumlar maalesef (bu kelimeyi sevmiyorum ama en iyi o ifade ediyor) başkalarınca idare edilmeyi hak ediyorlar…

Bizler anne ve babalarımızdan daha ilerideyiz… Ama çocuklarımızdan da geriyiz. Hele torunlarımıza göre çağ dışı kalacağız… Ben tüm bunlara razıyım. Kültür ve sanatla yoğrulmuş çocuklarımızın çağdaş modern Türkiye’nin temellerini de atacağını biliyorum. Bu nedenle de kültür ve sanat ile uğraşılan her yeri, her kuruluşu, her girişimi destekliyorum.

Büyüdükleri ev ve ortamlarda kültür ve sanatla tanışmamış olan ya da tanışmamakta ısrarcı olan politikacılarımızın (ve ne yazık ki bizim istemlerimizin doğrultusunda belirlenmemiş ve ne oldukları bile bilinmeyen kişilerce yönetilecek olmamız bana acı veriyor) ileriye dönük görüş ve düşünceleri maalesef beni son derece kızdırıyor.

Laik Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu hazırlamaya çalışanlarla buna izin vermeyeceğini ilan edenlerin bir kavgası şeklinde geçecek olan 22 Temmuz Milletvekili Genel Seçimleri bu nedenle çok önem taşıyor. Ülkesini ve çocuklarını seven tüm seçmenlerin sandık başına giderek oy kullanmaları bu açıdan çok önemli. Hukuk, anayasa, gelenek, görenek tanımayanların bir kez daha iktidar olmaması ve emellerine ulaşmamaları için bu son derece önemli seçimde aklı olan herkesi üzerine düşen bu görevi yerine getirmeye çağırıyorum…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın