Belediye şirketleri AKP’ye zengin yaratıyor

Kamu İhale Kurumu istatistiklerine göre belediyelerin 2004 yılında verdiği ihalelerin toplam tutarı 2.2 milyar YTL iken, bu rakam 2005 yılında 6.1 milyar YTL’ye çıkmıştır. Yani belediyelerin verdiği ihalelerin toplam tutarı bir yılda yaklaşık üç kat artmıştır.

Bu rakamlara göre belediyelerin 2005 yılında verdiği ihalelerin toplam bedeli, tüm kamu kurum ve kuruluşları içinde KİT’leri, Milli Savunma Bakanlığını, Sağlık Bakanlığını geride bırakarak yüzde 20’lik bir payla ilk sıraya yükselmiştir.

28 Mart 2004 Yerel seçimlerinden sonra Türkiye’deki 16 büyük şehir belediyesinden 12’sinin, toplamda ise 3 bin 225 belediyeden 1946’sının AKP yönetimine geçmesinden sonra ortaya çıkan bu tablo, bir yılda belediyelerin kimleri zenginleştirdiği hakkında bir fikir vermektedir. Nitekim belediyelerin verdiği ihalelere yapılan itirazlar da 2004 yılında yüzde 9 iken, 2005 yılında yüzde 15’e çıkmıştır.

Bilindiği gibi AKP’li belediyeler belediye hizmetlerini, belediye şirketleri eliyle yürütmeyi bir gelenek haline getirmiştir. Bunun da en önemli nedeni belediye şirketlerinin denetlenemiyor oluşudur.

Evet! Türkiye’de kamu gücüyle kurulan ve arkalarında da kamu gücü olan belediye şirketleri, Türk Ticaret Kanunu’na tabi oldukları için ne İçişleri Bakanlığı ne belediye meclisleri ne Sayıştay tarafından denetlenememektedir. Bu konuda sadece Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın üçüncü kişilerin haklarını korumaya dönük denetimi söz konusudur. Yani kamu iradesiyle ortaya çıkan bir denetimi söz konusu değildir. Ciddi bir yasal boşluktan kaynaklanan bu durum Türkiye adına mali açıdan çok büyük kayıplara yol açmaktadır. Çünkü öncelikle siyasi kadrolaşmaya son derece müsait olan belediye şirketlerinin piyasa koşullarında faaliyet göstermelerine rağmen son derece yetersiz kişilerce yönetildikleri için sürekli zarar etmeleri; bu zararların belediyelerden yapılan sermaye aktarmalarıyla karşılanmasıyla devletin dolayısıyla halkın sırtına yüklenmektedir. Bu noktada 2006 yılının ilk çeyreği itibariyle belediyelerin ve bağlı şirketlerin Hazine’ye olan vadesi geçmiş borçlarının 5 milyon 352 bin 614 bin YTL olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Türkiye’de bir yük gibi görülen ve hızla özelleştirilmeye çalışılan Kamu İktisadi Teşebbüsleri belli bir yasal çerçeve içinde kurulup işlemekte ve hem Yüksek Denetleme Kurulu’nun hem de TBMM’nin denetimi altında çalışmaktadır. Oysa son yılların rakamlarına bakıldığında Belediyeler, KİT’lerden çok daha büyük bir ekonomik güce hükmederken bu büyüklüğün en önemli bölümünü kullanan belediye şirketleri ciddi bir kamu denetimine tabi tutulmamaktadır.

Bu tablo karşısında belediyelerin belediye hizmetlerini nerdeyse tamamen “denetlenemeyen” belediye şirketleri üzerine yükleyerek, belediye ihalelerini de bu şirketlere vermesine, bu şekilde hem çok önemli bir mali büyüklüğü denetim dışına çıkarmalarına hem de bunu ekonomik ve siyasi ranta dönüştürmelerine daha fazla izin verilemeyeceği ortadadır. Belediyelerin kurduğu her türlü ekonomik girişim bir an önce etkin bir kamu denetimine tabi tutulmalıdır. Belediyecilikte esas görev, kamu hizmetinin yürütülmesidir. Kamu hizmeti ise tamamen Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş şirketler eliyle yürütülemez. Bir yasal düzenlemeyle belediyelerin hangi alan ve konularda şirket kurulabileceği, açıkça belirlenmeli, işleyiş ve denetimleri, yolsuzluğa ve savurganlığa izin vermeyecek hale getirilmelidir.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın