En çok karşılaşılanı tekstil sektöründedir. Markaları taklit etmek adeta moda olmuştur. Markalarının kullanıldığını ve haksız kazanç sağlandığını belirterek bunu engellemeye çalışan gerçek hak sahiplerinin çabaları boşunadır. Avukatlara yüklü para ödedikleriyle kalırlar.
Bazı uyanıklar da markanın aslını kullanmaz, bir harfi eksik yazarak veya yerini değiştirerek taklit ettiği markayı çağrıştıran bir isim bulur. Görene, duyana, “Bu kadarı da pes” dedirtecek cinlikler yapılır.
Bazı akademisyenlerin bile, başka eserlerden alıntı yaparak konumlarını yükseltmeye çalıştığı bilindiğine ve duyulduğuna göre, diğerlerinin yaptıklarına çok da şaşmamak gerekir doğrusu!
Ben bu konuya nereden mi geldim? Geçtiğimiz perşembe günü Hatay Pazarı’na yolum düştü. Pazarlardan alış veriş etmeyi oldum olası severim. Meyve ve sebzenin tazesini satın alma ve pek çok çeşit arasında seçme imkanı olduğu için, zamanım oldukça pazarlara uğrarım.
Perşembe pazarının namı almış yürümüş. Özellikle de giyim konusunda. Ne ararsan var. Eşofmanlardan kazaklara, rengarenk fularlardan perdelere, çeşit çeşit çantalardan çoraplara. Son moda çantaların kredi kartıyla satıldığı bölüm en çok dikkatimi çeken yerlerden biri oldu. Fiyat olarak hiç de ucuz olmayan bu çantaların kredi kartıyla satılması iyi bir fikir gibi görünse de, nakitle özdeşleşen pazarda, biraz “uçuk” bir uygulama olarak dikkatimi çekti.
Dikkatimi çeken bir diğer konu da taklit markaların bolluğu oldu. Ünlü spor markalarının tamamının taklidi pazar tezgahlarında arz-ı endam ediyordu. “Bu kadar göz göre göre taklit ürün de olmaz ki” diye isyan edesi geliyor insanın. Uygun fiyatlı bir eşofman takım satın almaya kalktığımda üzerinde bir yazı olduğu dikkatimi çekti. Markası şöyleydi: “Benetin of colors”. Tabii ki bu sahte olduğu her halinden belli ürünü satın almadım.
Taklit ürünlere hayatın her alanında karşı çıkarak bazı haksız kazançlara alet olmamak, bilinçli tüketicilerin görevi olmalıdır.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.