Yazıma adeta “Damdan düşer gibi” başladığım için özür dilerim. Yakırıda sözünü ettiğim “perde arkası” yitirdiğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın ölümünün hemen ardından yaşanan gelişmelere ilişkin yazı dizisiydi. Piriştina’nın bürokratları ve bazı CHP’li başkanların konuştuğu ve meslektaşım Mustafa Yılmaz’ın Yenigün Gazetesi’nde kaleme aldığı bu dizi yazı bugüne kadar (Her basın organında olmasa bile yazmaya cesaret edenler oldu) burada çıkan geçmiş haberlerden bile daha az tatminkardı.
Belki yazıyı kaleme alan Mustafa Yılmaz bildiklerini yazsaydı daha ilginç bir yazı okuyabilirdik. Ama olmadı.
Neden konuşmadılar
Herkes bu yazının neden kaleme alındığını ve kimlerin bu isteği şiddetle duyduğunu da merak ediyor. Şimdilerde en çok konuşulan konu Mine Piriştina’nın “vefasızlık” üzerine yaptığı açıklamalar ile başlayan süreçte bu yazı dizisinin nasıl tetiklendiği konusu.
Çünkü, Cumhur Utkan öyle kolay kolay konuşan bir bürokrat değildir ki, o bile konuştu. Utkan’ı konuşmaya ikna edenler kimlerdi.
Ben kulislerin sesiyim ki, şunu söylemem gerekiyor. Erdal İzgi’nin bu yazı dizisinin kaleme alınmasında büyük rol oynadığı iddia ediliyor.
Peki öyleyse Erdal İzgi niye konuşmadı. Kendisinin de belirttiği gibi Piriştina ile son dönemini etle tırmak gibi geçirdi. Mine Piriştina bile Ahmet Piriştina’yı Erdal İzgi kadar bu süreçte görmedi.
Erdal İzgi’nin bu süreçle ilgili anlatacağı birçok şey olmalı. Vefalı basın mensubu ile vefasızları birbirinden ayıracak olan en ehil kişi de Erdal İzgi’dir.
Anlayacağınız “Bir Dönemin Perde Arkası” gibi iddialı bir başlıkla sunulan bu yazıdan belki küçük reytingler oluşmuştur ama gerçekten bir dönemi anlatmaya yetmedi.
Belki de erken davranıldı. Ahmet Piriştina’nın ölümünün sıcaklığı ortada iken böyle bir dizi yazı erken gibi geldi bana.
Neden mi? Efsane olarak İzmir halkının beyinlerine nakşedilen Başkan Piriştina’nın elbet iyi yaptıklarının yanında eleştirilecek konular da olabilir. Ama perde arkasını anlatanların bunu yapmaları inanın çok zor. Perde arkasını anlatanların bu nedenle daha geniş bir yelpazede tutulması da gerekir.
Bu ise olanaksız görünüyor.
Onun için; yaşayan bazı insanları rahatsız etmek için bazı konuları gündeme getirenlerin ölenleri huzursuz etmeyecek adımları atması şart. Bilmem anlatabildim mi?
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.