Prof. Dr. Hekimoğlu, 2011 yılı göz önüne alındığında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiye aleyhine açılan toplam davaların 2 bin 404ünde ülkemizin mahkum edildiğini, 204ünde ise dostane çözüm yoluna gidilerek uyuşmazlıkların sonuçlandırıldığını söyledi. Prof. Dr. Merdan Hekimoğlu, Türkiyenin insan hakları sorunu mevzuattan kaynaklandığı gibi zaman zaman siyasi kültür, kurumsal yapılanma bazen de hukuk uygulayıcılarının zihniyeti kökenli olabiliyor. Ancak Türkiyenin bir an önce bu akut ve kronik sorunla yüzleşmesi ve gerekli önlemleri alması gerekiyor dedi.
Konuşmasına insan hakları kavramının anlamı ve gelişimi ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin yazılmasına kadar geçen sürede yaşanan tarihsel gelişmeler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hekimoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Tıpkı anayasacılık düşüncesinde olduğu üzere, insan haklarının altında da insanı devlete karşı koruma fikri yatmaktadır. İnsan hakları, insanın onur ve vicdan sahibi bir varlık olmasıyla temellendirilir; insan merkezli bir bakışı esas alır ama bu bizi diğer canlıların haklarını hiçe sayan bir insan ırkçılığı yaklaşımına savurmamalıdır. Devlete karşı sürülen haklar anlamıyla insan hakları modern zamanlara ait politik haklardır. Günümüzde insanların rızasını ve haklarını dikkate almadan yapılan bütün devlet tasarruflarının gayri meşru olduğuna dair uluslararası kamuoyunda güçlü bir oydaşma mevcut. İnsan haklarını ihlal eden devletlerin her açıdan itibarı da dibe vurmuş oluyor.

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.