Aslında Başbakan bu konuşması sırasında çok şey söyledi, ama şimdi Danıştayı adres göstermesi üzerinde duracağım. Yeni senaryo oradan çıkacak, öyle görünüyor.
Başbakan bu davanın savcısıydı, değil mi?
Oraya ne konulduğunu biliyor demek ki. Hani soruşturma gizliydi… Daha bir arama kıpırtısı bile yokken bunları söyleyebilen Başbakan… Bu açıklamasıyla tertibin içinde olduğunu açıklıyor. Gizli olan sadece tertipleme aşamasıymış demek ki.
Anlıyoruz ki, Ergenekon davasına yeni dosyalar eklenecek, yeni tutuklamalar var.
Hani güya türban kararı yüzünden bombalanmıştı; bombalayanların hem gizli tanık hem sanık olduğu 1. Ergenekon dosyasındaki ucubelik ortada… Şimdi de Danıştayı bombalayanlarla Danıştay hakimlerini birlikte sanık olarak seyrettirecekler bize…
Aklınıza mukayyet olun! Toplumu, zihin bulandırarak aptallaştırma, bu savaşın bir diğer yönüdür. Postmodern, asimetrik puslu tablolara baktırılacağız ki aklımız karışacak, beynimiz bulanacak, olup biteni anlamaz olacağız.
Danıştay, acaba kimin tekerine çomak soktu da hedef oldu?
Aldığı kararlarla, mesela, dışarıdan nitelikli iş gücünün getirilmesine engel oldu; biz de yetişmiş nitelikli iş gücü vardır diye ulusal direnç gösterdi. Doktor, mühendis, hemşire, diş hekimi, eczacı, veteriner gibi, nitelikli insan kaynaklarımızın olduğunu, dışarıdan bu elemanların getirilmesine gerek olmadığını, o anlaşmaların anayasamızdaki yerellik ilkesine aykırı olduğunu anlatan, basına yansıyan kararları biliyoruz. Hani, 5544 sayılı MYK yasasını çıkartırken AKP bu meslekleri muaf tutmak zorunda kalmıştı (1.Madde. 2. fıkra) ya, bu yüzden, hükümetin yabancılara BASEL 3 protokolünde taahhüt ettiği şeyleri yerine getiremediği için sıkıştığını da biliyoruz.
Yanlış hesabın Bağdattan döndüğü adres olan Danıştay…
Üstelik özellikle 2. Daire? Bu daire hangi davalara bakıyor, okuyalım:
-Kamu görevlilerine ait mevzuattan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Köy İşleri Bakanlığı ve bu bakanlıkların bağlı ve ilgili kamu kuruluşlarında görevli kamu personeline ilişkin mevzuattan kaynaklanan dava ve temyiz başvuruları ile kamu personelinin sicillerine ilişkin dava ve temyiz başvuruları.
İlk aklıma HESler geldi. Mahkeme kararlarını hiçe sayan HES inşaatlarına direnen hakimler geldi aklıma.
Demek ki; işi bitiremedikleri için HES şirketleri sıkıştırıyor AKPyi.
Demek ki; Haçlı yağmacıların önündeki ulusal direnç noktalarından biri Danıştay 2. Dairesi’dir.
Demek ki Ulusal direnç noktalarını yok edin emri verilmiştir.
Demek ki ulusal direnç gösterenleri, Ergenekon adını koyduğu bir dava dosyasına ekliyorlar.
Ergenekon adını bulandırmakla başlıyor zaten. Anımsayalım, Ergenekon demek, Haçlı seferlerine direnen Aksakallı Oğuz beylerinin öne çıktığı, halkını sahipsiz bırakanları indirip kendileri yeniden devlet kuran Türkler demektir. Kölemen devletler denirdi onlara; Oguli-Men, İnsanoğlu devleti; insana yaraşanı yapan oğulların kurduğu devletler… Son Kölemen devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bu toprağın gerçek sahipleri hiç tükenmedi; Doğan Beyler, Şahin Beyler, Selçuklu Beyleri, Kılıçarslanlar, Kül Tiginler, Sadık Buğralar, Hüseyin Avni Doğanlar, Mehmet Arif Finciler, Mustafa Kemaller… Silivride ve Hasdalda tel örgü ardında Sakaryanın devamıyız diyenler…
Ve çok yakın bir süre sonra, bir sabaha karşı yataklarından kaldırılıp götürülmesi muhtemel değerli Danıştay hakimleri…
Onlar halkını sahipsiz bırakmamak yemini edenlerdir. İşte Batılı yağmacıların ve işbirlikçilerinin bilmediği bu Oğuz töresi, tarihin en eski anayasasıdır!
Derelerine kilit vurulan köylüleri, sarı yazmalı gelinleri, üç etekli anneleri sahipsiz bırakmayan Danıştay hâkimlerine Ergenekon demeleri işte ondandır!
Onun için Cumartesi saat 14.00’te, bu toprağın her şeyini korumaya ettiğimiz yemini Ulu Atatürkün huzurunda tekrar etmeye, Anıt Kabire gidiyoruz!
Başbakan’ın Danıştay 2. Dairesini işaret eden sözleri üzerine, ikinci davada tutuksuz sanıklardan Av. Emcet Olcaytudan Derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak başlıklı bir yorum aldım. Der ki:
Erdoğan, bu söylemi ile Ergenekon davasına bakan hakimlere bir kere daha telkinde bulunuyor.
Silivrideki davada mahkeme, 19 aydır işi-gücü bıraktı ve “Danıştay cinayeti davası ile Ergenekonu bağlamak için bütün duruşmaları Danıştay cinayetine hasretti. 19 ay boyunca “tavşanın suyunun-suyunun/suyunu” araştırdı. Sanıkları, tanıkları, “tanıkların-tanıklarını, dinledi. Ne var ki bağlantı bulmak bir yana, Ergenekon sanıklarının, Danıştay cinayeti ile hiç bir bağlantısı bulunmadığına dair “fazladan” çok güçlü kanıtlar ortaya çıktı. Başka bir deyişle, “Ergenekon – Danıştay bağlantısı” iddiaları iflas etti. Mahkeme bu günlerde, bu konuda “ayırma kararı” vermek durumunda. Erdoğan’ın bu sözlerini bu bakımdan da değerlendirmek lazım.
Bence de. Bir taşla kaç kuş vurmuş olacaklar.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.