Nasıl muhalefet olunur?

Bu ülkede nasıl muhalefet olunacağına dair kitap yazmaya gerek yok. Okullarda ve daha ileri konumlarda bulunan kişilere ders vermeye filan da gerek yok. Bana göre şöyle yapılırsa, özellikle güzelim ülkemizde sorun halledilmiş olur:

“Belli bir zaman dilimi içinde Türkiye’de var oldukları bilinen bütün muhalefet partilerinin eylemlerini, söylemlerini, işlemlerini, önerilerini kısacası attıkları her adımı, atmadıkları her adımı bir bir not edersiniz, ve bunların tamamıyla aksini yaparsınız.”

İşte size bomba gibi bir muhalefet.

Son altı yedi yıldır Türkiye’de kurulu muhalefet partilerinin haline bakınız. Cumhuriyet Halk Partisi’nden bir Kemal Kılıçdaroğlu da çıkmasaydı, iktidarın eylem ve söylemlerine karşı muhalefeti temelinden yok sayabilecektik. Ben DTP adlı kuruluşu siyasi partiden saymıyorum.

Nasıl ki, kimileri adam kılığında oluyor ve hatta adamların yerinde oturuyor olmalarına rağmen adamdan sayılmıyorlarsa bu kuruluş da bana göre öyle. Bunlar dağdaki eşkıyanın Türk devlet yapısının içindeki uzantısı oluyorlar ve bunu kendileri başta olmak üzere herkes böyle kabul ediyor.

Ben savunmakta olduğum tezin doğruluğunu ispat için sadece birkaç olayı dile getirmeye çalışacağım. Bu kadarcık dar alanda ancak bu kadar kısa saplı kaşıkla oynanır. Bu olaylardan biri kömür dağıtımı konusu.

Basın ve yayın organlarımızdan öğreniyoruz ve izliyoruz ki, ülke çapında kapı kapı kömür dağıtılmaktadır. Kömür devletin parasıyla satın alınıp hazırlanmış, bu açıkça görülüyor. Dağıtımı belediyelerin görevlileri ve kamyonları gerçekleştiriyor. Bu da ortada. Bir de bilinen ve kabul gören başka gerçek var ki, yoksul yurttaşa kömür yardımı tam da seçim öncesi günlere denk getirilmiştir.

Şimdi ben buradan diyorum ki… Bu kömür bir gecede mi hazırlandı? Türkiye çapında bu dağıtımın aylar süren bir hazırlık dönemi yok muydu? Kayseri’de açık alana milyon ton kömür indirilmiş, burada sekiz ay bekletilmiş.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup değerlendirelim. Kömür kamyonlarını mahalle arasında, eli koynunda garip Anadolu köylüsünün kapısında gördüğünüz saniyede mi muhalefet partisi olduğunuz aklınıza geliyor? Niye bu kömürler nerede hazırlanıyorsa, daha işin başındayken kıyameti koparmıyorsunuz?

Köylü diyor ki, “Müteahhit burada bina yapacağına dair ihaleyle işi aldı. Sonra bir çivi çakmadan işi bitirmiş gibi evrak düzenleyerek parasını aldı, gitti”. Ve aradan yıllar geçince o alanda bir mazarrat patlak verince sen yine de uyanmıyorsun?

Peki, ey benim muhalefet partim! Sen neyi bekliyorsun?

Kömür gelmiş kapıya… Sen sesini çıkarınca kömürü almasına ramak kalmış seçmeninle karşı karşıya kalıyorsun. İşte benim demek istediğim de bu… Niye sürekli kan kaybettiğini ne zaman göreceksin?

Bir başka olay… Başbakanlık Etik Kurulu varmış. Bu kurul ya birileri başvurunca ya da kendiliğinden bir takım üst düzey yöneticileri hakkında araştırma, soruşturma başlatırmış. RTÜK’ün başında bir Ak’lı man’lı biri var. Bu arkadaşın adının içindeki AK, AKP nin kendini anarken bildirdiği AK ile aynı anlamda oluyor.

Bu kişi hakkında bir takım iddialar ortaya atıldı. Yurt içinde, yurt dışında kuşkular ayyuka çıktı. Türkiye’nin yarısı ülke yönetimine muhalif. Dolayısıyla da RTÜK’ ün başındaki kişinin dostu değil. Hal böyle olunca, Başbakanlık Etik Kurulu’na bu kişinin etik olmayan durumu konusunda birkaç milyon kişinin başvurmuş olması beklenmez mi?

Bir tek kişi başvurmamış. Ve Başbakanlık Etik Kurulu kendiliğinden harekete geçmiş.

Buyurun Muhalefet partilerinin halini… Oturup ağlar mısınız, zil takıp oynar mısınız, artık siz karar verin… Bana gelince… ben şimdilik sadece muhalefetimizi izlemekle yetineceğim. “Tanrı Türkiye’mizi korusun” diye de dua edeceğim.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

Nasıl muhalefet olunur?

Bu ülkede nasıl muhalefet olunacağına dair kitap yazmaya gerek yok. Okullarda ve daha ileri konumlarda bulunan kişilere ders vermeye filan da gerek yok. Bana göre şöyle yapılırsa, özellikle güzelim ülkemizde sorun halledilmiş olur:

“Belli bir zaman dilimi içinde Türkiye’de var oldukları bilinen bütün muhalefet partilerinin eylemlerini, söylemlerini, işlemlerini, önerilerini kısacası attıkları her adımı, atmadıkları her adımı bir bir not edersiniz, ve bunların tamamıyla aksini yaparsınız.”

İşte size bomba gibi bir muhalefet.

Son altı yedi yıldır Türkiye’de kurulu muhalefet partilerinin haline bakınız. Cumhuriyet Halk Partisi’nden bir Kemal Kılıçdaroğlu da çıkmasaydı, iktidarın eylem ve söylemlerine karşı muhalefeti temelinden yok sayabilecektik. Ben DTP adlı kuruluşu siyasi partiden saymıyorum.

Nasıl ki, kimileri adam kılığında oluyor ve hatta adamların yerinde oturuyor olmalarına rağmen adamdan sayılmıyorlarsa bu kuruluş da bana göre öyle. Bunlar dağdaki eşkıyanın Türk devlet yapısının içindeki uzantısı oluyorlar ve bunu kendileri başta olmak üzere herkes böyle kabul ediyor.

Ben savunmakta olduğum tezin doğruluğunu ispat için sadece birkaç olayı dile getirmeye çalışacağım. Bu kadarcık dar alanda ancak bu kadar kısa saplı kaşıkla oynanır. Bu olaylardan biri kömür dağıtımı konusu.

Basın ve yayın organlarımızdan öğreniyoruz ve izliyoruz ki, ülke çapında kapı kapı kömür dağıtılmaktadır. Kömür devletin parasıyla satın alınıp hazırlanmış, bu açıkça görülüyor. Dağıtımı belediyelerin görevlileri ve kamyonları gerçekleştiriyor. Bu da ortada. Bir de bilinen ve kabul gören başka gerçek var ki, yoksul yurttaşa kömür yardımı tam da seçim öncesi günlere denk getirilmiştir.

Şimdi ben buradan diyorum ki… Bu kömür bir gecede mi hazırlandı? Türkiye çapında bu dağıtımın aylar süren bir hazırlık dönemi yok muydu? Kayseri’de açık alana milyon ton kömür indirilmiş, burada sekiz ay bekletilmiş.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup değerlendirelim. Kömür kamyonlarını mahalle arasında, eli koynunda garip Anadolu köylüsünün kapısında gördüğünüz saniyede mi muhalefet partisi olduğunuz aklınıza geliyor? Niye bu kömürler nerede hazırlanıyorsa, daha işin başındayken kıyameti koparmıyorsunuz?

Köylü diyor ki, “Müteahhit burada bina yapacağına dair ihaleyle işi aldı. Sonra bir çivi çakmadan işi bitirmiş gibi evrak düzenleyerek parasını aldı, gitti”. Ve aradan yıllar geçince o alanda bir mazarrat patlak verince sen yine de uyanmıyorsun?

Peki, ey benim muhalefet partim! Sen neyi bekliyorsun?

Kömür gelmiş kapıya… Sen sesini çıkarınca kömürü almasına ramak kalmış seçmeninle karşı karşıya kalıyorsun. İşte benim demek istediğim de bu… Niye sürekli kan kaybettiğini ne zaman göreceksin?

Bir başka olay… Başbakanlık Etik Kurulu varmış. Bu kurul ya birileri başvurunca ya da kendiliğinden bir takım üst düzey yöneticileri hakkında araştırma, soruşturma başlatırmış. RTÜK’ün başında bir Ak’lı man’lı biri var. Bu arkadaşın adının içindeki AK, AKP nin kendini anarken bildirdiği AK ile aynı anlamda oluyor.

Bu kişi hakkında bir takım iddialar ortaya atıldı. Yurt içinde, yurt dışında kuşkular ayyuka çıktı. Türkiye’nin yarısı ülke yönetimine muhalif. Dolayısıyla da RTÜK’ ün başındaki kişinin dostu değil. Hal böyle olunca, Başbakanlık Etik Kurulu’na bu kişinin etik olmayan durumu konusunda birkaç milyon kişinin başvurmuş olması beklenmez mi?

Bir tek kişi başvurmamış. Ve Başbakanlık Etik Kurulu kendiliğinden harekete geçmiş.

Buyurun Muhalefet partilerinin halini… Oturup ağlar mısınız, zil takıp oynar mısınız, artık siz karar verin… Bana gelince… ben şimdilik sadece muhalefetimizi izlemekle yetineceğim. “Tanrı Türkiye’mizi korusun” diye de dua edeceğim.

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın