Baykal’ın “halk” durağı: Balçova

Gerek İzmir’de gerekse Türkiye genelinde, temmuz sıcaklarını gölgede bırakan hareketli bir hafta yaşadık.
Sağlık Bakanı’nın İzmir’in suyu ile ilgili belediyeyi hedef alan açıklamaları…
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’in arsenikli su haritasına ilişkin açıklamaları…
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın İzmir’i hallaç pamuğu gibi atan, o açılıştan o toplantıya koşan yoğun programı…
Bu yoğunlukta İzmir’in o vücutları yapış yapış eden sıcağını da ekleyince; İzmir “gündem yorgunu” bir kent haline geliverdi.
Cuma akşamüzeri de Türkiye’nin pek çok turistik bölgesinde, özellikle de Alaçatı ve Selçuk’taki orman yangınları hepimizin içini yaktı.
Fidanlardan ağaçlara çalı çırpıya yanmadık şey bırakmadık.

***

Genel siyasette, AKP’nin çatırdamasının önünü açacak bölünme başlangıcı geçen hafta gerçekleşti.
Abdüllatif Şener partisinden istifa ederek, yeni bir siyasi oluşumun ilk kıvılcımını yaktı.
Ancak bu durum AKP’nin ağabeylerini tutuşturdu.
“Hiçbir şey olmaz” rahatlığında açıklamalar göremedik, bir siyasi değişim sürecinin yaşandığı inkar edilemezdi.
Şimdi Şener’in kuracağı partinin AKP’nin yedek lastiği olup olmayacağı tartışılacak.

***

Terör gündemin ana konularından birisiydi.
El Kaide bağlantılı olduğu açıklanan 3 teröristin ABD konsolosluğu girişindeki polis noktasına saldırısı…
Saldırıda, hayatının baharında güvenlik görevlilerini yitirmemiz.
Yüreğimizi yakan olaylar arasında yerini aldı.
Altı çizilecek olan; yaralı polisi ziyaret etmek isteyen ABD konsolosunun kapının dışında kalması ve çiçeğinin reddedilmesiydi.
Saldırı sırasında “rutin” olarak kapıları kapatan ve sığınağa kaçan konsolosluk görevlilerine gerçek bir tokattı bu tepki.
Hatta yaralı polisin bu tutumu Bush’un bile yüzünde patladı.
Polis sonradan konsolosla görüşse bile, ben ilk tepkisinin anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Sabah isimli gazete kuruluşunun bile saldırıda “Ergenekon Kokusu Var” başlıklı haberi ise; koku konusunda uzman “Sahibinin Sesi” bir gazetecilik anlayışını ortaya koyması açısından dikkate değerdi.
Şehit polislerimizin üzerinden, yalan yanlış bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasında-üstelik güvenilirliği tartışmalı bir Adalet Bakanlığı yetkilisi ağzından- hiçbir sakınca görülmüyordu.

***

Ya İzmir’in, hatta Türkiye’nin en köklü gazetesi Yeni Asır’ın tavrına ne demeliydi?
Radyo 35’te, radyoyla hiç küsmeyen benim kuşağım için bir yeni kapı açan “Bizim Köyün Akıllı Delisi” Hasan Tahsin, hafta içi sabah programında Yeni Asır’ın haberini cetvelle ölçtü.
Gerçek böylelikle birilerinin yüzüne vuruldu.
Ne olursa olsun bu kentin en çok tercih ettiği partinin genel başkanı Deniz Baykal’ın İzmir ziyaretiydi burada konu.
Ve bu, Yeni Asır’da birinci sayfadan ufacık veriliyordu.
Başbakan ziyaretlerinde, manşetler bol zeytinyağlıydı Yeni Asır’da, ama iş Baykal’a gelince görmezden geliniyordu.
Yani günlük sıradan bir “Mehmet Ali Susam haberi” kadar değerli görülmemişti, Baykal’ın İzmir ziyareti.
Aslında bu Baykal açısından da bir ders oldu; İzmir’deki gazetecilik anlayışının nelere tahvilli olduğunu sıradan bir Susam haberiyle karşılaştırma olanağı buldu Baykal.

***

Çarşamba ve Perşembe günleri İzmir’in her yerinde Baykal vardı.
Temel eleştirilerimi hiç yitirmeksizin, onun İzmir turunda verdiği, özellikle İzmir’i isteyenlere yönelik bazı mesajların önemli olduğunu vurgulamalıyım.
Söyledikleri doğruydu.
Ancak İzmir’in kimyasını değiştiren “bilinçli göç” uygulamasının da muhtemel sonuçlarına hazırlıklı olmakta fayda var.
Bu duruma göre yeni bir siyaset biçimi belirlemek, birbirini özellikle adaylıklar sürecinde yemeyi çok seven CHP örgütlerinin ilk işi olmalıdır.
İzmir turlarında, o görkemli, o müthiş paralar harcanarak yapılan açılışlar ve turların önüne geçen tek bir “saf gerçeklik” vardı.
O da “halk”…
Baykal Balçova’da siyasetin bir dönem kendisini de çektiğini ve burada siyaseten çalıştığı bir dönem olduğunu anlattı.
Baykal, partisine ismini veren ve bazen kendisinin de unuttuğu “halk” ile Balçova’da karşılaştı.
Otobüsten hızla inip kürsüye kadarki o yürüyüşünde, “halk”la temas etti.
Bazılarının “Programda halkla buluşma yok” eleştirilerini de bu sayede, Balçova Belediyesi’nin devrimci başkanı Mehmet Ali Çalkaya sayesinde alt etmiş oldu.
Çalkaya ziyaret boyunca “gövdesiyle” ve “genel başkan arkasında kuyruk olmasıyla” değil; tek dayanağı “halkıyla” öne çıktı.
Baykal Barış Anıtını Karşıyaka’da açsa da, Balçova’da halkla “barıştı”…
Bu çok önemlidir…
Hepinize iyi haftalar…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın