AVMleri çok seven bir siyasal otoritemiz ve bu otorite ile yanaşık düzen giden yeni burjuvamiz var. Tarihi ve manevi değerler ile anılmaktan hoşlanan yeni burjuvazinin temel özelliği ise boş bulduğu yere AVM ve rezidans yapmak. Estetik kaygıyı geçtik, sık atıf yaptıkları Osmanlı Devletinin manevi kaygılarını umursamamaları, dayandıkları kendi tabanlarına yapılmış haksızlık.
Osmanlı sarayları ile günümüz rezidansları arasındaki fark
Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 600 yıl boyunca özellikle başkent İstanbulda hiçbir yapının camii minarelerinden yüksek olmamasına özen göstermiştir. Osmanlı medeniyet ve yönetimleri minarelerden daha yüksek yapılar yapmayı ve kullanmayı İslama yapılmış saygısızlık olarak görmüştür. Dikkat edin, mütevazilik abidesi Topkapı Sarayı da son dönem şaşaasının göstergesi saraylarda hep yatay gelişmiş ve hiç bir yerde yükseklik olarak minareler aşılmamıştır.
Rezidanslar arasında boğulan tarihi silüet
Rezidans ve AVM tutkunu yeni burjuvamiz bu konuda tavizsiz ve kararlı. Rahat bıraksalar Sultanahmet Meydanı’na AVM, Ayasofyanın bahçesine rezidans dikecekler. Arkalarındaki güçlü siyasal desteğe rağmen henüz bunu başaramadılar ama güzelim İstanbul siluetini perişan etmeye muvaffak oldular. Ben de bu yeni dindar kapitalist elitlerimize İzmir özelinde birkaç parlak öneri vermek istiyorum.
– Efes Antik Kentine, beş yıldızlı otel ve su parkı projesi (cazibeli olur)
– Clarosa tatil köyü, Klazomenaiye BİM deposu projesi (büyük düşünmeli insan)
– Pergamon Antik Kentine lojistik merkez (Aliağa Limanına yakınlığı nedeni ile)
– Tarihi Saat Kulesine muhallebici (meydan müsait, etrafa masa sandalye atılabilir)
– Yalı Camisi haşlanmış mısır satış noktası (bu konuda yetkin devlet büyüğü çocuklarına müracaat edilebilir)
– Aziz. Policarp Klisesi rezidans olsun (merkezi yer, iyi olur)
– Metropolis finans kent (İzmirin hakkı bu)

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.