“Geçek” olan gerçeklerin her türlü aldatmayla donatıldığı, muhafazakarlığın ise sadece sonundaki “kar” ile yaşatılmaya çalışıldığı bir bayram öncesi işte…
Gerçekte “kurban” olan kudretten kurbanlıklar mı yoksa insanı insan yapan “mana mı” acaba?
Ulusça hatta tüm insanlık olarak sadece “oynuyoruz” diyeceğim ama yanlış…
Bu bayram öncesinde de sadece “oynayanları” izliyoruz galiba…
Cuma günü mesela…

Hani şu devletin gözü önünde ve de siyasetçilerin belki de bilgisiyle soyulan, soyulduğu yetmiyormuş gibi cesedi de soyulan Sümerbank…
Valinin önünde basına açıklama yaptığı tescilli bina yıkıldı ya perşembe akşamı?
Hani “ne yapalım bu araziyi, belediyeye vermeyelim üstüne çaktırmadan gökdelen falan yapalım” diye sinsice harcanan arazi.
Halkın olan arazilerin üç beş şımarık ve görgüsüz tipe peşkeş çekilmesi de “gelişmişlik” ya artık!
“Kurban” nedir, kimdir, boynuzu olsa ne olur olmasa ne olur diye ünlü medya hocalarına sormak mı Allah’ı hoşnut edecek olan, yoksa yüce Allah mahşerinde “siz ne riyakarmışınız, bir yandan adımı zikredip bir yandan da nasıl şeytanla madde ortaklığı yaptınız” diye sorularına mı muhatap olacağız acaba?
En “muhafazaKAR” kardeşimiz bile nasıl cevaplar ki bu soruyu?
Cuma günü Sümerbank arazisinin o dayanılmaz leş kokusu içinde dolanırken öyle şeyler fısıldadı bağımsız Cumhuriyetimizin artık “enkaz” ötesi olmuş Sümerbank kalesi yıkıntıları!
O duvarlar, yıkıntılar adeta dile geldi desem inanmazsınız değil mi?
Arazi üzerindeki beş lisenin bulunduğu hayırsever yapımı eğitim kampüsünün öğrencilerinin dertlerini bilen var mı mesela?
Neden arazinin tamamı verilmiyor Milli Eğitim’e diye sorsam şimdilik?
Ya da o rahmetli hayırseverin vakfı sorumluluğunu tam olarak getirdi mi bu eğitim yuvasına karşı diye sorsam şimdilik?
Koskoca arazide öğrencilerin en büyük derdi ne biliyor musunuz?
Aralarda oturacak banklar yok doğru düzgün ve yeterli…
Kızdım çok…
Önce Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ geldi aklıma, sonra da Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm. Tek tek aradım iki başkanı da, öğrenciler için istedim bankları. Sağ olsunlar ikisi de yollamış…
Bayram yarın…
Tebessümde hayır vardır da…
Hani merak da etmiyor değilim, Tahtalı Barajı uzak koruma Havzası’na hokus pokusla okul yapan muhtetereme, Cuma günü mesai saati biterken Gaziemir Belediyesi “ruhsat” verdi mi gerçekten? Üstelik İZSU “olmaz” derken?
Yarın bayram ya? Boşverin bunları… Kavurma mı yesek köfte mi?
Üstelik bayramdan sonra kaynamaya başlayacak belki de siyaset kazanı?
Her taşın altından bir “aday adayı” çıkıyor. Allah özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun yardımcısı olsun. Bunca aday adayı içinden kimi nasıl hakkaniyetle “aday” edecek ki bu çok gelişmiş demokrasimizde?
İktidar partisinin işi daha kolay görünüyor. Militarizme karşı AKP, ama aday belirleme de “emir komuta anlayışını” bırakmadan zaten “ileri” olan demokrasimizi daha da “ileri” taşıyacak gibi (!)
Bayram bitecek… Sonra Cumhuriyetimizin doğum günü…
En azından bari, 10. yıl marşını değil de 10. yıl Nutkunu okusak?
Gazi Paşamızın…
Mustafa Kemalimizin…
Atatürkümüzün 1933’de ulusa okuduklarını bir de şimdi okusak, okuyup da 2013’e bakabilsek, bakıp da modern zamanlar hokkabazlıklarını anlayabilsek?
Çok mu istediğim acaba?
Cuma günü o leş kokuları içinde Sümerbank arazisi içinde dolaşırken ben “anladım” gerçek olan “gerçeği”!
El birliğiyle utanmamız gerekirken 90. yıl arefesinde, bir de utanmadan “bayram mı” kutlayacağız yani?
Ailenizle, sevdiklerinizle bir ve birlikte olun yeter…
Bu çağda ve bu hokkabazlıklar içinde hala “bir ve birlikte” olabiliyorsak zaten bayram budur!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.