Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Alt Yapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedat Gürgen…
Bu muhterem de tıpkı İzmirdeki Mogadişu takıntılı muhterem gibi konuşmuş ve gitmiş…
Ne demiş, ne demek istemiş bilen yok.
AKP Milletvekili Rıfat Sait ne demek istemiş, kent dönüşümü ile Atatürk sevgisi arasında ne bağlantı var onu da bilen yok!
Bildiğimiz tek şey var. Hatta benim inancım oldu bu. Adı geçen bakanlık ve teşkilatı bundan böyle benim için Az Çevre Çok Rezidans ve AVM Bakanlığı il müdürlükleri de Az Çevre Çok Rezidans ve AVM Müdürlüğüdür vesselam…
Bay Alt yapı müdürü pardon genel müdürü İzmire ne kadar gezmiş dolaşmış meçhul. Lakin bakanlığı adına İzmirde yanıtı beklenen bazı sorulara cevap vermeden uğraşıyoruz didiniyoruz, şu kadar para harcadık demesi sadece çene suyu çorba edebiyatına girer. Bunu da zaten o toplantıda Sayın Vekil ziyadesiyle yapmış.
Ancak Bay Genel Müdürün öncelikle belediyelere çizik atma uygulamasının nedenini açıklaması gerekirdir. Sonra Uzunderede 300 dönümün neden planıyla oynadıklarını anlatmalıydı. Ya da Bornovada AKPlilere ihaleyle ikram edilen halkın arazisinin planını değiştirmek için nasıl didindiklerini anlatmalıydı.
Velhasıl bu bakanlığın tüm mensuplarının siyasi jargonlu beyanatları öncelikle İzmirde o siyasi jargona zarar veriyor, demedi demesinler!
Pardon, hangi halkın sağlığı?
Okunduğumu biliyorum…
Olsun bazılarına göre aynı Kanal 35 TVda olduğu gibi burada da üç beş kişidir takipçim…
Dedim ya, olsun!
Üç beş kişi de olsa okuyorlar işte. Biri de Halkımın Sağlığı müdürü…
Daha önce de yazdım. Sempatik, gencecik bir müdür… Lakin galiba kargaları çok seviyor. Halkımın sağlığı diyor kendini kabul günlerine atıyor, giderken de yanında bir tepsi kısır. Sonra da eline bağlama alıp anlatıyor kısırı az yiyin, obez olmayın hanımlaaaar!
Çabadır… Uysa da uymasa da çabadır, saygı duyarım.
Lakin bana komik geliyor işte. Halk sağlığı dediğimi ne ola ki diye de sordurmaya başladı açıkçası? Hem de doğrudan halkın bir ferdi olarak.
Doğru ya, öyle acayip şeyler yapıyorlar ki… Halkımı sadece obezliğe karşı korumayı halk sağlığı saymışlar mesela. Hastane kantinlerinde bile ucuz, iğrenç plastik bardak ve karıştırıcı ile çay satılmasını normal görüyorlar lakin kısır yemeyi sakıncalı…
Ya da modifiye edilmiş mısırdan yapılma mamalardan bebeleri korumuyorlar ama, annelerine, ninelerine egzersiz yapın diyorlar.
Çocukların artık gündemlerinde olmayan Keloğlan ve Nasrettin Hocayla obez karşıtı savaşlarını da görünce sormaya başladım acaba hangi halk?
Son bomba şimdi…

Yine amaç obezliğe savaş!
Lakin öyle bir ayraç var ki akıllara ziyan… Bir genç var resimde. Havalıyım diyor çünkü dengeli besleniyorum diyor. Diyor demesine ama çocuğun iki kulağında kulaklık, bir eli cebinde ve yürür pozisyonda… Bu genç havalı ve dengeli besleniyor ama iki kulağı tıkalı sokakta yürüyor!
Bu mu halk sağlığı?
Ya da şöyle sorayım: Beyler siz hangi halkın sağlığının müdürlüğüsünüz?
Güzelbahçeye mezbaha olur mu?
Olmasın yahu…
O güzelim doğanın ortasına mezbaha fikrini Aziz Beyin kafasına sokan sivri zekalı kim acaba? Ne acayip bir kent olduk böyle? Bucada balık hali Güzelbahçede mezbaha! Biri çıkıp söylesin bana bu işin mantığını. Deniz kıyısı olup, bu kadar az balık lokantası olan kaç yer var yeryüzünde? İzmirde balık tüketimi neden bu kadar az? Deniz kıyısında et lokantası olur mu arkadaş? Kim İzmirin genleriyle oynuyor bu kadar yıldır anlamadım.
Başkan Kocaoğluna rica ediyorum. Karşıyaka çöp olayında iş nereye dayandı gördünüz. Sevdiklerinizin bağışı için Güzelbahçeyi kan kokusuna bulamayın lütfen!
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.