Sonra kendi kendime yazayım ben de bir Kemeraltı deyiverdim de huzurunuza geldim
Bu projeyi aylardır biliyorum aslında
Hatta salt bu işle ilgili Uğur Yüce ve Kemal Çolakoğlu ile yüz yüze görüşecektik, olamadı. Açık söyleyeyim projenin içinde Sıtkı Şükürer ile Ali Nail Kubalının oluşu, projeye benim açımdan kuşku katıyor zaten.
Ama gerekiyordu…
Kemeraltı için birilerinin kollarını sıvaması ve somut girişimlerde bulunması uzun zamandır gerekiyordu.
Önümüzdeki günlerde basında zaten çıkar ayrıntılar. Çıkmasına çıkar da ben de düşüncelerimi yazayım diyorum.
O projeye dahil olanlar içinde yakından tanıdığım, çok sevdiğim, düşüncelerini önemsediğim ve asla sinsi olmayan olduğu gibi görünen insanlar var ve ben o insanları kırmak istemiyorum. Ve ne yazık ki proje ortaklarının çoğunun benden hoşlanmadığını hatta zaman zaman da önemsiz varlığımdan kurtulmak için tezgâh çevirenlere tebessüm ettiklerini biliyorum. Oysa İzmir için kaygılarım sadece barika-i hakikatin müsademe-i efkârdan doğduğu gerçeğine karşı birlikteliklerin oluşundandır.
Önce bazı noktaları tespit edelim. Kemeraltı sadece düzenlenip çok para kazanılacak sıradan bir yer değildir. İzmir iş dünyasının değerli insanlarının çoğunun rahmetli büyükleri Kemeraltında yetişmiş ve Kemeraltı ruhuyla yaşamıştır. Zaman içinde madde ve maddeciliğin bencillik ve kibirle kol kola gelip yürümesi, Kemeraltının da o müthiş anlamını gölgeledi. Düşünsenize sadece cami, kilise ve havra kardeşliklerinin bu kadar bir ve birlikte olduğu kaç kent var dünyada? Bu birliktelik Türkün eşsiz hoşgörüsü ve insanlık değerlerine sadakatindendir. Manada Türk, Kemeraltında da, ticarette de zaman zaman kendi aleyhine de olsa o muhteşem anlayışından vazgeçmemiştir.
Bunu kabul etmek ve kökene ihanet anlamına gelebilecek yorumlardan sakınmak gerek.
Kemeraltı neydi ve nasıl bu hale geldi, bu hale gelirken devletin gözünün önünde olmasına rağmen neden önce devlet seyretti?
Bu soruların cevapları var aslında.
Peki son on yıldır her gün kanunsuzluğun, şiddetin ve korkunun pençesine teslim edilen Kemeraltı neden bugüne kadar parmağını kıpırdatmayan sermaye sahipleri tarafından bugün fark edildi?
Bu sorunun da yanıtı var.
Soruların yanıtını bence muhatapları vermeli. Benimkisi sadece düşünce üretmektir.
Üretelim o zaman.
Son on yıl içinde Kemeraltının bugünkü dehşetine ulaşmasının ilk adımı Konak Meydan Projesidir. Bu anlamsız projeyle Konak ve Kemeraltı ne yazık ki genel sosyal yaşamlarımızdan çıktı. Kemeraltı girişinin kapatılması esnafa vurulan vahşi kapitalist büyük darbedir. Ancak o vakitler Esnaf teşkilatları dahil İzmirdeki tüm egemenler mevcut yerel yönetimin açık işbirlikçisi olduğundan, çıkan birkaç uyarı ses de duyulmadı.
İzmirde mantar gibi üst üste açılan AVMlerin yoğunlaşma zamanı ile Konak Meydan Projesinin hayata geçmesi aşağı yukarı aynı süreçtir.
Haberde belediyelerin de bu projeyi desteklediği var mesela.
Peki, belediyeler ki Büyükşehir ile Konakı kastediyorum, neden Kemeraltına karşı sorumluluklarını yerine getirmediler? Neden mesela işporta kanunsuzluğunu adeta teşvik ettiler ve işportanın bireysellikten organizeliğe geçişini yine adeta teşvik ettiler? Garip bir şekilde Kemeraltında Büyükşehir ve Konak zabıta anlaşmazlığı var, kimse inkâr etmesin.
İşporta, bugün Kemeraltında geliri yetersiz vatandaşların uğraşı değildir, işporta bugün organize ve yasadışı bir ticaretin sloganıdır. Öylesine güçlüdür ki İşporta, yılların esnafı tüccarı yılmış, korkmuş ve baba yadigârı iş yerini devretmek zorunda kalmıştır. Kemeraltındaki tarihi yapıların, hanların ve vakıf dükkânlarının son 10 yıldaki durumları acaba biliniyor mu? Acaba Kemeraltında bazı kent gruplarının yasadışı uygulamaları var mı?
Ya korsan otoparklar? Kimin dikkatini çekiyor acaba?
Kemeraltında alışverişe gelen yurttaşlara açık tacize varan davranışlar sergileyen hanutçulara karşı kim ne önlem almıştır?
Çok yakın bir zamanda ailesiyle Kayseriden gelen bir yurttaş fotoğraf çekmek isterken kendine saldıranlar! Kim bu saldırganlar ve Kemeraltı Polis karakolu ne iş yapar?
Ya eşinin, çocuğunun yanında darp edilenler?
Bugün Kemeraltı asayiş, güven ve huzur açısından sıfır konumundadır
Devletin adeta seyrettiği Kemeraltının hemen yanında İzmir Valiliği, Konak Kaymakamlığı ve İl Emniyet Müdürlüğünün bulunması da ibret ve dehşete girebileceğimiz talihsizliktir.
İzmir İçin Yeni Sinerjiler Enstitüsü diye bir oluşum var İzmirde…
Oldukça seçkinci ve eski çağların gizemli birliktelikleri gibi çalışan entelektüel bu birliktelik şimdi Kemeraltının kurtarılması projesi yapmış. Peki, bugüne kadar neredeydiniz diye sormazlar mı adama?
Bu konuyu devam ettireceğim.
Çünkü yukarıda da yazdığım ve saygı duyduğum insanların zarar görmesini istemiyorum. Kemeraltı ile ilgili güncel bilgisi olmayan bir takım seçkinlerin sadece sermaye güçleriyle inandıkları başarı, başarı olamaz. Kemeraltının önce ne olduğunu belirlemek gerekir.
Bu projede uluslararası ve özellikle İsrail var mı?
Bugüne kadar Kemeraltı havra ve sinagogları için ses çıkarmayan Musevi cemaati neden şimdi birden hareketlendi? Bu hareketlenme acaba zaten hareketli olan Sabetaycı hareketlerden rahatsızlıktan mı kaynaklanıyor?
Projeci beyler bugüne kadar İzmirin hangi camisi, türbesi, sebili için iki kelam ettiler de şimdi Kemeraltı tarihi için çırpınıyorlar?
Bilip de yazmadıklarım, yazdıklarımdan çok fazla.
Zaman içinde isimler de vererek yazabilirim. Mesela Kemeraltı gibi birden bire ilgi çekmeye başlayan Basmane Oteller Sokağı projesi… Bu projeyi kimler hazırladı, ne zaman hazırlandı ve İzmirden danışmanları var mı?
Kimse kimseyi kandırmasın lütfen.
Bu projelerin amacı tarihe saygı ya da tarihi yapıları kurtarma falan değil. Olsaydı bugüne kadar işaretlerini zaten görürdük. Basmanede Kumrulu Mescite kör olanlar neden oteller sokağı ile uğraşır ki?
Ya da Kemeraltı 10 yıldır kanunsuzluk çukuruna itilirken sağır olanlar nasıl bugün kültür ayağına Kemeraltını kurtaracağız der ki?
Kötü niyet taşımadığımı belirtmek isterim. İzmir İçin Yeni Sinerjiler Enstitüsü sadece yıkılan balık hali ve çevresi için bugün kimler nelerin peşinde araştırmasını yapsa, beni de daha net anlayabilir.
Soru çok
Yanıt olur mu?
Olmaz…
Çünkü İzmirde kahrolası bir ticaret-medya-bürokrasi-siyaset kardeşliği var…
Ve bu şer kardeşlik ne sordurur ne de yanıtı buldurur!
Ben de İzmirin çağ atlamasını istiyorum
Ben de İzmirin yıldız olmasını istiyorum
Ben de İzmirin efendilerinin İzmire katkısını istiyorum
Ama ben öncelikle açık olalım, net olalım, bir olalım, birlikte olalım istiyorum.
Çok mu istediklerim, lütfen cevap verin!
Kısa Kısa Kısa
Kanal 35 TVda yapmaya çalıştığım Sabah Resimleri sezon tatiline girdi. 27 Ağustos 2012 Pazartesi sabahı yeniden ekrana döneceğiz inşallah. Ve çok daha dinamik…
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.