“Ankara ve Şam kazandı” dedi. Şam da nereden çıktı?
Düğmeye basılmış gibi ertesi gün bütün gazetelerde Şam’dan ürpertici haberler…
Şam, yani Suriye, yani antik Oğuz yurdu, yani Türkmeneli, yani İslameli, yani Maye ninemin dede yurdu…
Rizeliler bilsin, İslâmpaşa mahallesine adını veren büyük dedem İslâm Efendi’nin yurdudur Suriye.
Asya’da, Atadan akraba ve dayanışma içinde olduğumuz neresi varsa, Afganistan, Bağdat, Libya… Amerikan Yahudi silah tekelleri oraya ölüm kusuyor… Yahudi cesaret nişanı kabul etmiş BOP eşbaşkanı Erdoğan sayesinde son model bombardıman uçaklarıyla ordalar.
Aldığı nişanlara doymadı bizimki. Seçim zaferine Şam zaferi eklemek istiyor, “Şam-Ankara” diyor…
Anlıyorum ki, seçimde kullandığı sıcak para devam etsin istiyor; Türk askerinin kanıyla şerbetlenmiş “Şam baba” tatlısı yemek isteyen Amerika’ya ayak yapıyor. Türk halkına sus payı bir şeyler dağıtması yetmez, halkın kardeşlik duygularını kesmesi lazımdır.
Bizim burda, apartmanlara “Başbakanımız size kahve ve çikolata gönderdi” diyerek elinde paketlerle girdi AKP kadınları. Kadınları Noel Baba gibi kullandılar. Seçim mitinglerinde de gördük, kadın mitingiydi çoğu.
Evlere hediye göndermek… İsa’nın Yahudi havarileri de böyle yapmıştı.
İsa geldiğinde dünya ferahlamadı, yoksulluk arttı, cehalet arttı, karanlık çağa girildi. Şimdi aynı çağa bir daha sokuluyoruz. Elinizdeki eski Matematik, Fen Bilgisi ve Türkçe ders kitaplarını korumaya aldınız mı? Sakın kimseye eski kitap vermeyin, eski defterlerinizi bile saklayın.
Dönelim Suriye’ye. Başbakan’ın Şam’dan ne alıp veremediği var?
Komşunla barış içinde olmayı Yunanistan’la Ermenistan’la yürütüyorsun da Suriye’ile derdin nedir? Ege’de adanı mı işgal etti, Kıbrıs’a Enosis mi istedi, Karabağ’da soydaşlarını mı katletti?
Suriye ile ilgili kafasında herhangi bir fikri olmayan insanımıza mesaj veriyor. Sözcüklere negatif enerji yükleyerek konuşuyor. Öğretilmiş hitap tarzıdır bu.
Yazar Bülent Esinoğlu seçim sonrası yazısında diyor ki:
“Amerika’nın bölge ülkeleri arasında yarattığı düşmanlaştırma operasyonu devam edeceğe benziyor. Amerika’ya yardım ve yataklık edeceğiz diye, Türkiye’nin artık hiç sınır komşusu kalmamıştır.
Suriye ile artık 800 kilometrelik sınırımız yoktur. Bu sekiz yüz kilometre Türk ulusunun Sırat Köprüsü olacaktır. Çünkü tüm Sünni/ Şii kavgası bu sınır ekseninin etrafında dönecektir.
Türkiye Amerika’nın yarattığı ateş kuyusunun içine atılmıştır. Bizim sandığımız gibi, bunlar demokratik hareketler midir?
Türkiye’de de Türk Ordusu’na operasyonlar yapılmaktadır. Ne gerek var?
Türkiye zaten örtülü bir işgal atında, Amerika neden askeri işgal ile uğraşsın diyenlere tek cevabımız var; üniter yapı içerisinde işgal daha fazla derinleştirilemez.
Onun için Amerika Anayasa değişikliği ister. Bölünmeyi askersiz yaparsa, maliyeti kendisine az olacak.”
İşin sırrı son cümlede, AKP’yi desteklemek askeri işgalden daha ucuza geliyor Amerika’ya. Eğer Türk askerini Suriye’ye sokarsa, Şam Baba tatlısı bedavaya gelecek.
Halkımız, seçimde dağıtılan o kahvenin Yemen’den bedavaya gelmediğini, evlâtlarının kanı karşılığında geldiğini bir anlasa… Ya da çok yakında anlayacak!
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.