İşte adı saklı aklın ulu ağabeyi bir Türk mühendisi. Yazdıkları hiç de yalan gibi gelmiyor. Aynen köşeme alıyorum:
Ben elektronik yüksek mühendisiyim. Mesleki geçmişim 26 yıl. Mesleğe başlarken ülkemde bir çok elektronik üretim faaliyeti vardı, heyecanla Ar-Ge, üretim faaliyetlerinde çalışırdık. Şimdi ise, o sizin söz ettiğiniz üretim ve ihracat, benim profesyonel alanımdan uçtu gitti.
Ben Telekom sektöründeyim. Mesleğe başlarken, Teletaş diye, teknoloji üreten bir Telekom üreticisi vardı. İzmit Gebze Tubitak ile PTT Arla fabrikasının birleşimi ile oluşmuştu. Türk Mühendisleri yönetiyordu. İrana ürün değil, fabrika sattı! Orta Asyada ciddi etkin olmaya başlamıştı. Ürünleri hala Türk Telekom salonlarında çalışıyor… Sonra Alcatele peşkeş çektik. Alcatel gelir gelmez, ilk iş idealist yönetici kadrosunu işten attı (isimleri bende var). Ar-Gesini kapattı, binlerce mühendisi işten attı, kalanları da bir firmaya outsource etti. Fransadaki modellerin Türkiyede yalnız vidalarını sıkmak üzere.
Netaş vardı sonra. Ortaklarının başında Nortel gelirdi, ama Türk Telekom (PTT) ortaklığı vardı. Çok ciddi Ar-Ge yaparlardı. Sonra adım adım özelleştirdik, malum aynı son. Ar-Ge kapatıldı… Üretim paydos… Şimdilerde Nortel battığı için Netaş da elden ele…
Siemensin, Kartalda fabrikası vardı. Çok ciddi üretim yapardı, Ar-Ge var mıydı, emin değilim. Şimdi yok.
Ericsson, Türk Telekomun bastırması ile Ankarada fabrika kurdu. Yanlış anımsamıyorsam 200 civarında elemana ulaştı. Üretim yapmaya başladı ufaktan. Şimdi yok. Ericsson Ankarada bir apartman dairesinde 5-10 kişi…
Teletaştan çok sonra kurulmuş Huawei şu anda Ericssonun ardında dünyanın 2. En büyük Telekom sistem ve çözüm üreticisi. Bilişim sektöründe de Ciscoyu tehdit etmeye başladı. Ne farkı var bizden? Söyleyeyim orada milli bir devlet ve milli bir iktidar var.
Şu anda Türkiyede Telekom alanında tamamen ithal eder durumdayız. İhracat? Hadi canım sende.
Haa, operatörlerimizi özelleştirerek yabancılara sattık, buna ihracat diyorsanız, bilemiyorum.
Türkiyenin elinde şu anda hiç Telekom operatörü yok, biliyorsunuz değil mi? Bir araştırın isterseniz, Almanya, İngiltere, Fransa sattı mı operatörlerini?
Bir süre önce Vestel, Manisada yerli diz üstü bilgisayar üretmeye kalkıştı. Söyleyeyim, tüm dünyaya giden diz üstü bilgisayarların ana omurgalarını (back bone) Çin ve Taiwanda yerleşik 11 firma üretir. Bütün batılı markalar orada üretim yaptırırlar. Diz üstü bilgisayarda, masa üstünde olduğu gibi toplama yapamazsınız. Ana omurgayı alır, bir tek eksik olan CPU (merkezi işlemci), optik sürücüleri ekler markayı basar satarlar. Herkes böyle yapar. Vestel işte o ana omurgayı yapmaya kalkıştı. Yaptı da. Türk mühendis ve teknisyenleri; kasayı tasarladılar, ana kartı tasarlayıp ürettiler, ısı transferi en büyük teknolojik sorun ve eşiktir, onu aştılar ve Intelden teknik ve kalite onayı aldılar. Sıkı durun, ana omurgalardan, Yunanistan, Danimarka ve ispanyaya sattılar. Muhteşem bir devrimdi. Cep telefonuna milyarlarca dolar veren Türkiye, dizüstü bilgisayara milyarlarca doları dışarı kaptırmayacaktı. İstatiskler gösteriyor ki, masa üstü hızla azalırken, dizüstü onu yakalıyor, kullanımda. Amaaa gelin görün ki, çok uluslu tekeller izin vermedi. Bir çok hükümet geldi geçti, hepsi müthiş dedi ama hiç biri destek vermedi bu projeye. Kamuda satış da yılda milyonlarca satan HP, Dell gibi devlerle yarıştırıldı, en ufak sorunda ağır eleştirildi ve söküldü. Sonra ne mi oldu? Vestel bu kadar dayanabildi ve fabrikasını kapattı. Onca emek… Birikim… Umutlar… Çöpe gitti.
İsterseniz bir de Aselsanın mobil telefon (bu cep telefonu lafını da biz Türkler uydurduk. Uyduran kişiyi de biliyorum ama şimdi pas geçeyim, söylemeyeyim.) projesinin akıbetini bir inceleyin. Ne oldu, Avrupada teknik olarak en yüksek değerlendirme notları alan 1919a? Neden vaz geçtik, geçtiler, geçtirildiler?
Sevgili arkadaşlarım bunlar benim kişisel olarak kendi gözlerimle gördüğüm ve yaşadıklarım. Hiçbiri kulaktan duyma değildir ve gazete haberlerine dayanmamaktadır. Bunların isteyene tek tek tarihlerini verebilirim, yaşayan canlı tanıkları ile tanıştırabilirim.
Bu arada 1950lerde bir avuç ODTÜ Makine ve Elektronik Mühendisliği hocası bilim adamının giriştiği güdümlü roket tasarlama ve üretme mücadelesini birinci ağzın iletisini bulunca sizlerle paylaşabilirim. Uğradıkları yerli yabancı baskılar, tehditler, engellemeler… Kim mi birinci ağız; Prof. Dr. Nuri Saryal. Bir dönem ODTÜ Rektörlüğü de yaptı. Bize ait bir teknoloji var mı bu alanda. Yok. Verirler mi batılı müttefiklerimiz? İthalat…
Unutmadan, tüm alanları motorları olan birkaç sektör vardır. İletişim, Bankacılılık, Savunma sanayi, oto …
İletişimi (Telekom) anlattım.
Bankacılık, söze gerek var mı? Bir tek aslanlar gibi savaşan İş Bankası var. Ama nereye kadar?
Unutmadan, Demirbankın yarısı için Cıngıllıoğlu HSBC ile 2 Milyar USD civarında pazarlık yaparken ve sözleşme imzalamak üzereyken, alavare dalavere tamamı 250 Milyon USDa satıldı. Aslında daha sonra Cıngıllı mahkemede kazandı, Yargıtayda onandı ama banka çoktaaaan HSBCye satılmıştı…
Oto sanayi? Bir tek Türk markası var mı? Yoksa Avrupa markalarının taşeronu muyuz? Bir not. Çin de bizim gibi başladı ama şimdi markasını üretiyor. Çok değil 2- 4 yıl sonra her tarafta Çin markaları dolaşacak.
Ben kısaca 26 profesyonel yılım içinde Türkiyede yaşadıklarımı özetledim.
İmza: (Adı saklı bir mühendis)
Ek: Ambalaj sanayinde çalışan kimyager damadım mısır nişastasından yeni bir ambalaj üretti, bu buluşundan kendisine yakında uluslar arası bir ödül verilecek. Ödülü aldığında okurlarımla ayrıca paylaşacağım.
Anadolu bilim fışkırıyor, düşmanlarımız bunu 3 bin yıldan beri bir türlü bitiremiyorlar. Ancak en son okulların içini boşaltarak bitirme yolunu deniyorlar. Bunu başarmalarına izin vermeyelim.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.