“Neden İzmirle ilgili araştırmalara başladın?” veya “Nereden buldun bu kadar malzemeyi?”
Benim de yanıtım hep, Ben Berlindeyken, 1987 yılında Berlinin 750. kuruluş yıldönümü kutlamaları yapılıyordu diye başlar.
Belki de yurt dışı deneyiminin can alıcı yanı, doğduğun ve büyüdüğün topraklara biraz uzak mesafeden bakmak olanağı vermesidir. Yaşadığın ve bulunduğun yerlere ilişkin sorgulama, karşılaştırma ve merak dürtülerini harekete geçirmesidir.
Dolayısıyla bir yanda doğup büyüdüğün 5 bin yıllık bir kent (o zamanlar henüz 5 bin yaşındaydı, Zafer Hocanın kazıları henüz ufukta yoktu), diğer yanda yaşamakta olduğun 750 yıllık bir kent. İnsan ister istemez yanıtları hiç de kolay olmayan birtakım sorular oluşturuyor kafasında. Örneğin, “750 mi büyük, yoksa 5 bin mi?” diye!
Bu sorgulamanın sonu hayırlı da oldu; çalışmalarımı yakından izleyenlerin bildiği gibi. İzmire dair oldukça zengin Batı Avrupa kaynaklı bir arşiv oluşmuş oldu böylece.
Gelelim Berline yine; o günlerde yani 1987 yılı boyunca kentte yer yerinden oynamıştı. Sergiler, paneller, konferanslar, sempozyumlar ve elbette yayınlar, yayınlar yayınlar…
İnsan etkileniyor tabii… İzmire geldiğimde bakıyorum, arıyorum, Allah için dişe dokunur bir yayın dahi yok. İlkokul öğrencileri bilgi düzeyinde hazırlanmış bir kaç yayın. Ver elini Avrupada kütüphaneler, sahaflar ve müzayedeler; yayın, yayın, yayın ve tabi gravür, illüstrasyon ve kartpostal…
İzmirin 5 bininci yılı kutlamalarını anımsıyorum; rahmetli Piriştinanın başkan oluşundan hemen sonra düzenlenen bir sempozyum ve ardından “kentin belleğine yolculuk” dizisi altında yayınlanmaya başlayan yayınlar. Başka da bir şey yok… Ha bir de seçimlerde vaat ettiği ve seçimden sonra yerine getirdiği “kent arşivi ve müzesi”… O kadar! Devamı yok…
Bu kadar zaman sonra bunları ben niye yeniden anımsadım ve bu yazıyı yazmama neden oldu? Onu da hemen söyleyeyim, şundan: Berlinde dünya çapında ünlenen bir sergi açıldı. Adı da: The Story of Berlin. Berlinin 800 yıllık tarihinin tematik olarak sergilendiği bir seyir, bir entelektüel zenginlik… Yani, al gözüm seyreyle…
İşte şimdi elime iş olarak bu serginin “Audioguide” (sesli rehber) metinlerinin redaksiyonu ve adaptasyonu gelince yine o günler; yani 1980li yılların ikinci yarısı geldi ister istemez. “Oturayım şu yazıyı bir döşeneyim” dedim. Belki 8500 yıllık kentte bir damla su olur diye!
Sergi, bu iş için kurulan bir limited şirket tarafından açılmış. Zaten kentte aynı adı taşıyan ve 15 günde bir Berlinle ilgili yayın yapan bir yayınevi de bulunuyor. Serginin ev sahibi aynı zamanda yayınevinin de sahibi olan Wieland Giebel.
Sergi Berlinin 1237 yılında kuruluşuyla başlayan 23 tema-mekandan oluşuyor. Devasa mekanlarda açılan sergi insana tarihin o anında olmayı amaç edinmiş ve bu büyük ölçüde başarılmış da… Prusyalılar’dan Alman İmparatorluğuna, 1848 Devriminden Rosa Luxemburgun ve Karl Liebknechtin öldürülmesine ve de Weimar Cumhuriyetinden III. Reicha ve 68lilerden günümüze bir kentin inanılmaz öyküsü, olağanüstü tarihi. Tabii burada inanılmaz ve olağanüstü olan hem kentin tarihi hem de bunun dünyaya pazarlanabilen bir şekilde sunumu…
Şu anda Berlinde kentle ilgili 12 dilde 10 binin üzerinde kitabın okuyucunun beğenisine sunulduğunu bilmekte yarar var. Tabii bu rakam kimilerine göre yüksek gelebilir. Ancak 15. yüzyıl ortalarından 16. yüzyıl ortalarına kadar bu ülkede sadece Türklerle ilgili Göllnerin saptadığı 2 bin yayın varken, insan neredeyse bu 10 bin kitaba burun kıvırası geliyor…
Alışveriş için yurt dışına çıkanlara, görgü arttırmak ve feyz almak için yurt dışı gezileri düzenleyen İzmirin karar mekanizmasındaki yerel yöneticilerine duyurulur! “Eee bizim olanağımız yok, biz ne yapacağız?” diyenlere de tadımlık öneri, http://www.story-of-berlin.de/de/ausstellung sayfasından yararlanabilirsiniz.
Story of Berlin GmbH & Co. Ausstellungs KG
Kurfürstendamm 206
D-10719 Berlin
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.