“Ananı da al git!” dediler

İsrail Gazze’ye saldırı başlatınca ve bu saldırı bir toplu yıkıma dönünce, biz olayı dışarıdan izleyenler bekledik ki, Filistinliler’in öz kardeşleri imdada koşsunlar. Hemen hemen kimse kılını kıpırdatmadı. Arap ülkelerinden İsrail’e karşı ses çıkmadı.
Onlardan ses çıkmadı diye biz de eli kolu bağlı oturamazdık. Biz ayağa kalktık. Cumhurbaşkanımızla, Başbakanımızla biz devreye girdik. Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. Bir de arkamıza döndük ve baktık ki, bir arpa boyu bile yol almamışız.
Yine de hız kesmedik. Anadolumuz açlıktan kırılırken, çocuklarımızın neredeyse pek çoğu okula aç acına gidiyorken, biz evlerden, köylerden, köylerin aç gezen bebelerinden para topladık. Trilyonlara ulaştırdık. Bolu depremi için toplanan paralar da zamanında depremzedelere ulaştırılamamış, şimdi esnafa kredi olarak kullandırılıyormuş.
Şimdi Gazze için toplanan paralar konusunda da bir umut ışığı doğdu. Arap ülkelerinden dokuzunun dış işleri bakanları toplanmışlar ve Gazze konusunu enine boyuna görüştükten sonra aralarında şu karara varmışlar:
“Arap olmayanları Gazze işine karıştırmamalı.”

Ruhat Mengi yazdı. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Ürdün, Fas, Tunus, Yemen ve Filistin Yönetimi dışişleri bakanları yaptıkları Gazze konulu toplantıdan sonra bir bildiri yayınlamışlar.
AP Haber Ajansı bu haberi “Amerikan yanlısı Arap ülkelerinin açıklaması” olarak vermiş. Bizi ilgilendiren ise çoğu “Arap dünyasının en etkin ülkeleri” olan çok sayıda ülkenin ve de Filistin Yönetimi’nin bu kararı ortaklaşa almış olması…
Ayrıca söz konusu bildirinin; Araplar’ın Gazze saldırısında seslerini Türkiye gibi hiç de yükseltmemiş olmasının nedenini anlatması…
Bakalım ne diyorlar:
“Arap olmayan taraftarların Arap ülkelerindeki gelişmelere yıkıcı şekilde karışmasından rahatsızlık duyuyoruz, bu nahoş ve yapıcı olmayan müdahaleleri durdurmak yolunda bir Arap mutabakatı yaratmaya çalışıyoruz.
Amacımız, Filistin halkının tek temsilcisi Filistin Yönetimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) desteğimizi canlandırmak, Arap barış girişimine destek vermek için Arap Birliği’ni güçlendirmektir.”

Biri bana Allah için söylesin, bu duruma göre biz Türkiye olarak Gazze olayının neresindeyiz? Aralarında Gazze’nin de dışişleri bakanı gibi davranan görevlisi de bulunduğu halde, bu kardeşlerimiz bize diyorlar ki, “Gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz”.
Arkadaşlar, anladık dil bilmiyorsunuz da, batılıların dilini bilmiyorsunuz. Arap dilini de bilmeyecek haliniz yok. Ne bekliyorsunuz, sizin söylem biçiminizle mi konuşsunlar. Ne yani, “Hadi arkadaş, ananı da al git” mi desinler?

***

Önemli not : Başbakanın ağzından “Çarşafa dolanmak, çarşafa dolaşmak” sözlerini işittim. Kulaklarıma inanamadım. Tanrım, bu bize senin bir cezan mı? Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olan kişi hadi yabancı dil bilmiyor, Türkçe’yi de bilmiyor.
Ne demektir “Çarşafa dolaşmak” efendi? Sen bu lafı yetmiş iki milyon kişiye karşı nasıl ağzına alırsın? Türkçe’nin inceliğindendir, bir “söylem” doğru dürüst insan ağzına yakışmayacak biçimde oluşmuşsa, ya onun üstünü örter. “Ne halt yedin?” derken olduğu gibi.
Buradaki “halt” sözünün hangi sözcük yerine kullanıldığını herkes bilir. Ya da, o çirkinlik içeren söylemin ilk sözcüğünü kaldırır ki, çirkinliğin üstü örtülmüş olsun. “Çarşafa dolaşmak” lafının başında bir sözcük var. “Ben seçkin ve yukarılarda biriyim” diyebilen hiç kimse o sozcüğü ulu orta kullanamaz. Kullanırsa ayıplanır. Şimdi benim yaptığım gibi…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın