Neden herkes, İzmir’i istiyor?

BAŞBAKAN R. Tayyip Erdoğan, partisinin yetkili kurullarında “Belediye seçimlerinde hedefimiz İzmir’i almaktır. İzmir’i kazanmak için şimdiden çalışmaya başlayın… ” talimatını verdikten sonra AKP, yoğun bir çalışma başlattı.

Son yaşanan “Arsenikli su” tartışması bu savaşın boyutlarının nereye kadar varabileceğinin ipuçlarını gözler önüne serdi.

Başbakanı, bakanı ve başkanı ile topluca hücum edildi.

Malum, şu anda 16 büyükşehirin 11’ini AKP’li belediye başkanları yönetiyor…

Ama…

Bunlar içinde kuşkusuz en önemlisi İzmir Büyükşehir Belediyesi…

İzmir’in yeri ve simgesel anlamı çok farklı.

Çünkü…

Ege’nin incisi, demokrasinin beşiği İzmir; aynı zamanda laikliğin kalesi, çağdaş yaşam tarzının simgesi ve özgürlükçü, kişilikli demokrat insanların kentidir.

İzmir’in bu nedenle, Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler bağlamında simgesel bir değeri var.

2009’un martındaki seçimin odak merkezi İzmir olacak.

Yani…

AKP ile CHP bütün varını, yoğunu İzmir’deki seçim için kullanacak.

Örneğin; AKP yerli ve yabancı sermayenin bütün olanaklarını seferber edecek.

Rakip partinin adayının zaafları, yanlışları anlatılacak.

Kirli çamaşırlar ortaya dökülecek.

Bu nedenle eğer, yarın pişmanlık duyulacak bir belediye yönetimine mahkum olmak istenmiyorsa adaylar açıklanmalı ve hazırlıklara şimdiden başlanmalı.

Kafasında projesi, gönlünde insan sevgisi olan ve “ben” değil; “biz” merkezli hizmet anlayışına odaklanmış kişiler işbaşına gelmeli.

Merkezi iktidarı elinde tutan AKP, İzmir’de yerel seçimleri kazanarak kendisine laiklik ve çağdaşlık konusunda bir meşruiyet kazanma çabası içine girecek. Bunun için de  varoşlardan ziyade sahil kesimini ikna etmenin yolunu arayacak.

Ancak İzmirliler, çağdaş demokrasinin, özgürlüklerin ve Atatürk Cumhuriyeti’nin özümsendiği bu kente sahip çıkma konusunda ve örtülü emellere alet olmamak için uyanık ve öngörülü davranacaktır.

İzmir halkı, oyunu adayların demokrasi kültürüne, laikliği özümseyip özümsemediğine, kentçilik bilincine, ortak aklı kullanma yeteneğine ve proje  üretip uygulama becerisine, vizyonuna bakarak kullanacaktır.

Ayrıca, adayların aday olmadan önceki geçmişine, yaptıklarına, İzmir’e kazandırdıklarına ve hangi projeleri tasarlayıp, gerçekleştirdiklerine bakacaktır.

Sonuç olarak; başta CHP olmak üzere İzmir’i yönetmeye talip olan siyasi partiler, adaylarını belirlerken bu kıstasları mutlaka dikkate almak zorundadır.

Yok saymak ve medet ummak!


SÖZ yerel seçimlerden açılmışken, İzmir’de son günlerde adeta bir ‘orta oyun’ oynanıyor.

Kimin ‘pişekar’, kimin ‘kavuklu’ olduğunu söylememe sanırım gerek yok.

Ancak…

Yeniden aday olmak isteyen bir belediye başkanının örgütü yok sayması, daha sonra da o örgütün en tepesindeki isimden medet ummasını tutarlı bir davranış olarak görmek mümkün değil. Bugün yüzüne bakmadığınız, kapınızı kapattığınız insanları, yarın seçim sathına girildiğinde nasıl çalıştıracaksınız?

Kimsenin, ‘Benim onların oyuna, çalışmasına ihtiyacım yok’ deme gibi bir lüksü yok.

Eğer, siz herkesle kavga eder ve ‘her şeyi ben bilirim’ anlayışı içinde olursanız yarın o kavga ettiğiniz insanlardan hangi yüzle oy isteyeceksiniz.

Kaldı ki; İzmir’de kimsenin oyu çanta da keklik değil.

“Nasıl olsa partinin oyu fazla, biz seçimi kimi aday gösterirsek kazanırız” anlayışı yerel seçimlerde sökmez.

Bu böyle biline…

Demokrasi kültürü, başarı ve barış ödülleri dağıtıldı

İZMİR’DE faaliyet gösteren Uluslararası Strtejik Araştırma Danışma ve Eğitim Merkezi Platformu (USADEM) hafta sonu “Demokrasi kültürü, barış ve başarı ödülü” verdi.

Kendi alanlarında başarılı olmuş 18 bilim insanı, politikacı, gazeteci ve işadamı ödüllendirildi.

Bunlar, yurt içinde ve dışında demokrasi kültürüne ve toplumsal barışa katkıda bulunmuş olan isimler…

Hepsi birbirinden başarılı olan bu isimlerin ortak özelliği ise Atatürkçü, laik ve çağdaş olmaları…

Örneğin; şok dalga ile tedavi yöntemini ülkemizde yaygınlaştıran ve Almanya Cumhurbaşkanı tarafından liyakat nişanıyla onurlandırılan Op. Dr. İsmail Baloğlu…

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim dalını kuran Prof. Dr. Ali Barutçu…

DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semih Çelenk…

Dokuz yıl boyunca Dokuz Eylül Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapan Prof. Dr. Namık Çevik…

Özel İrenbe Kadın Hastalıkları ve Doğum Dal Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı,  Prof. Dr. Nurettin Demir…

Ege’de kalp ve damar cerrahisinin öncü ismi Prof. Dr. İsa Durmaz…

Gazeteci, yazar, belgeselci Can Dündar…

İşadamı Can Kakmacı…

DEÜ Tıp Fakültesi Göz Kliniği öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak…

Ege Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi kurucusu Prof. Dr. Erol Mavi…

İlkem Eğitim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve milletvekili Durdu Özbolat…

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Fikri Sağlar…

Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar…

Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi konusunda İzmir’in öncü hekimlerinden, eski Tabib Odası Başkanı Prof. Dr. Orhan Süren ve eşi Prof. Dr. Türkan Süren…

Ortopedi ve Travmotoloji Uzmanı Prof. Dr. Emin Taşkıran…

İşadamı Nurtaç Timur…

Ve eski Kültür ve Turizm Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Ülger…

USADEM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Armağan, ödülleri aynı zamanda eşlere de verdiklerini söylüyor ve şöyle diyor:

“Çünkü, her başarılı insanın yanında ona destek olan akıllı bir eş vardır. Bu nedenle ödülleri eşlerle birlikte takdim ettik. ”

Gerçekten de her başarılı erkeğin arkasında mutlaka başarılı bir kadın ve her başarılı kadının yanında da bir erkek vardır.

Prof. İbrahim Armağan hoca ve arkadaşlarını başarıyı, barışı ve sevgiyi ödüllendirdikleri için kutluyorum.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın