EXPO delegelerini ağırladık.
Pek çok ülkeden geldiler, İzmir’in sokaklarını arşınladılar.
Mesajlar netti:
Aziz Kocaoğlu diyordu ki:
“İzmir EXPO’yu alacak…”
Demek ki bu kentin patronu bunu görüyordu ve söyleme ihtiyacı hissediyordu.
Sunum yapanlar arasında, her böreğe maydanoz adamlar da olsa, genel olarak turun İzmir adına iyi geçtiğini söyleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya’nın yüksek tepelerini bırakarak, İzmir’e kadar BIE delegelerini ağırlamaya gelmesi önem taşıyordu.
Sadece İzmir’in EXPO’yu almasıyla ilgili değildi taşıdığı önem.
Yerel seçimlerde İzmir’i kimin kazanacağına dair önemli ipuçları veriyordu.
Çünkü İzmir öyle bir yerdi ki, tarafsız vasıflı bile olsa; eski bir AK Partili olan Abdullah Gül’ün bu kentin hayatını bağladığı bir organizasyona destek vermesi çok şeyi anlatıyordu.
Peki İzmir’i kalesi sanan “yalancı Robin Hoodlar” partisine dönüşen cenahta neler oluyordu?
Cumhuriyetin partisinin il başkanı diye geçinen siyaset anlayışı Yontma Taş Dönemi’ni aratan şahıs delegelerden imza toplamakla meşguldü.
Çünkü partisinin il kongresinde “tabanın adayı” olarak ilan edilerek, bu kez gerçekten “seçilmiş bir başkan” olmak için çabalıyordu.
Öyle birleştiriciydi ki bu başkan sıfatlı beyefendi:
Partisinin eski bir milletvekiliyle dalga geçiyordu.
İl Başkanlığı konusunda “Türkan Abla” formülüyle ilgili; “Gitsin Büyükşehir Belediyesi’nin Abla-Kardeş projesinde ablalık yapsın” diyecek kadar siyaset ahlak düzeyi yüksek bir tavır sergiliyordu!
Düşünün hem eski vekiline hem de Büyükşehir belediye başkanına birden, kendi koltuğu adına sözleriyle giydirdiğini düşünüyordu.
Cumhurbaşkanı Gül; Alsancak Garı’nda, Cumhuriyet mitingleri döneminde kendisine karşı çıkan, bu şehrin Atatürkçü de geçinen pek çok önde gelen isminin katıldığı yemekte çok rahattı.
Çünkü bu isimler kendini göstermek ve biat etmek adına sıraya girmiş gibiydiler.
Neredeyse, “bir vesile olsun da konuşalım” der gibi “Ellerinize sağlık Sayın Cumhurbaşkanım, çok güzel olmuş” bile demeyi düşünenler oldu.
Cumhurbaşkanı Gül’ün keyfine diyecek yoktu.
* * *
Tabii aday borsası da nihayet Yeni Asır’ın manşetiyle açıldı.
İsimlere bakılırsa bana göre her an bir krizle tepetaklak olacak bir borsa görüntüsü sergiliyordu İzmir Aday Borsası.
İzmir’in kemik yalamaya alışkın kalem takımı, mutlaka bu isimler arasından bir “ata oynama” ya da “çok ata oynama” telaşına düşmüşlerdi bir kere…
Siyasetle, halkla, vatandaşın sorunlarıyla birebir iç içe olan bir ismi üfürmesini beklemek zor olurdu.
Zaten halk da kafası bulanık anlamazdı, kendi yararına olanı.
Velhasıl BIE delegeleri sempozyum için geldikleri İzmir’den mutlu ayrıldılar tek tek.
Çıkınlarında İzmir anıları, biraz incir biraz kuru üzüm.
Az biraz da gevrek; sevenleri çoktu İzmir gevreğinin.
Bilmiyorlardı ki, eğer İzmir EXPO 2015’i düzenleme hakkı kazanırsa; bir sonraki dönemin belediye reisliği yarışından galip çıkanın; bu kent tarihinde en büyük yatırımlara imza atacak isim olacağını.
BIE’nin İzmir’in yararına mı yoksa herhangi bir partinin müteahhidinin ya da arsa spekülatörünün işine mi yarayacağını nereden bilebilirlerdi.
Biz de onları yedik.
“Herkes için sağlık” dedik.
Herkese “nanik” dediğimizin farkına bile varan çıkmadı Allah’tan.
BIE delegeleri mutlu ayrıldılar.
Sıra, başka mutluluklarda.
Gelsin EXPO 2015, gelsin cukkalar, avantalar, yüzde 10’lar…
Yaşasın siyasi partilerin müteahhitleri!
Var olsun arsa spekülatörleri!
Göreceğiz İzmir’in kimlerin kalesi olduğunu yerel seçimlerde.
Gol yiyecekler anlayacak bu gerçeği.
İl Kongresi’ni gözlerden kaçıran, küçücük salonlara tıkıştıran, tartışmadan ve özeleştiriden kaçan ve delegelerine barkovizyondan kongre yaptıran çağdaş partilere söylüyorum özellikle.
Geç kaldığınızın farkına varınca hem siz hem de çağdaş insanlar üzülecek.
Sağlıklı haftalar İzmir.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.