Bu kafayla adalet ve kalkınma sağlanır mı?

MİLLİ Savunma Bakanlığı koltuğunda oturan Vecdi Gönül, geçen hafta Bornova’da bir fırının açılışını yaptı.
Bu açılışa AKP’li iki milletvekilinin yanı sıra devletin valisi ile emniyet müdürü de katıldı.
Gazetelerde boy boy fotoğrafları yer aldı.
Oysa…
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak; beni temsil eden bakanı, yüzlerce kişiye istihdam sağlayacak bir fabrikanın kurdelesini keserken görmek isterdim.
Ya da ne bileyim, savunma sanayisi ile ilgili bir tesisi açarken…
Gerçi; ”Canım ilk kez mi bir bakan fırın açıyor? Zamanında tuvalet açanları bile gördük” diyebilirsiniz.
Bakanlar, böyle basit törenlerde zamanını harcadığı için bugün ülkemizin çağdaş uluslar arasındaki yeri ortada…
Çok yazık…
Bu kafayla mı kalkınacağız, gelişeceğiz?

* * *

SÖZ AKP’li bakanlardan açılmışken; geçen hafta içerisinde yine kabinenin iki bakanı (Vecdi Gönül ve Mehmet Aydın) ve iktidar partisine mensup altı milletvekili, İzmir iş dünyasını temsil eden meslek odalarının temsilcileri ile biraraya geldi. Amaç; kentin sorunlarını belirmek ve bunlara çözüm bulmak.
İş dünyasının temsilcileri kendilerine göre kentin öncelikli sorunlarını bakanlara ve milletvekillerine aktardı. AKP İl Başkanlığı’nın talebi doğrultusunda basına kapalı düzenlenen bu toplantıda; iş dünyasının temsilcilerinin dışında, onbinlerce kişiyi temsil eden TMMOB’un, İzmir Barosu’nun, mali müşavir ve muhasebeciler odasının, işçi ve memur sendikalarının, emekli ve kadın örgütlerinin kısacası toplum katmanlarının büyük çoğunluğunun üye olduğu sivil toplum örgütlerinin tek bir temsilcisinin dahi olmayışı dikkat çekti.
Oysa…
Başta EXPO 2015 olmak üzere, kentin vizyonunu ve geleceğini ilgilendiren konular, gelecekle ilgili yatırımlar ne bir kesimin ne de bir siyasi partinin tekelindedir.
Çünkü…
Bu kent bir kesimin ya da partinin değil, hepimizin…
Seçim geldiği zaman toplumun her kesiminden oy istemeyi bilenler, iş kentin sorunlarına çözüm bulma, geleceğine yön verme gibi konular tartışılacağı zaman bu geniş halk katmanlarını yok sayıyor. Dikkate almıyor. Bu toplumsal katmanlar da günü geldiğinde kendilerini yok sayanları gereken yanıtı elbette verecektir.
Şimdi bazı çevreler bana, ”Bir sosyal sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek” gibi bir suçlama getirebilir.
Hani bir zamanlar Türk Ceza Kanunu’nun komünizmi men eden meşhur 141-142. maddeleri vardı ya… Şimdi o maddeler olmasa da ülkemizde bu kez başka bir sosyal sınıfın tahakkümü sürüyor. AKP’lilerin düzenlediği son toplantı da bunun somut bir örneği değil mi?

Beydağ Barajı’na kim daha çok çivi çaktı?

EGE’DE Küçük Menderes Havzası’na hayat verecek olan Beydağ Barajı’nda 14 yıl sonra kapaklar kapatıldı ve su tutmaya başladı.
Barajı yüzde 70’ler seviyesine kendilerinin getirdiğini savunan AKP’li yöneticiler, sosyal demokratların baraj için tek bir çivi dahi çakmadığını söylüyor.
Oysa…
Halen İzmir’in Tire İlçesi’nde eczacılık yapan eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Halil Çulhaoğlu, AKP’lilerin bu övünmesine karşı çıkıyor ve şöyle diyor:
”1993 yılında SHP İzmir milletvekili olarak TBMM Plan Bütçe Komisyonu üyesiydim.O zaman benim önerim ile Beydağ Barajı yatırım programına alındı. Daha sonra bakanlığım döneminde ise girişimlerim sonucunda inşaat hızlandırıldı. Ama daha sonraki iktidarlar inşaatın tamamlanması için fazla çalışmadı.” ‘Beydağ Barajı’nda sosyal demokratların tek bir çivisi dahi yoktur’ diyenlere ‘Allahtan korkun’ demekten başka bir söz bulamıyorum.”

ANAVATAN Partisi zor durumda

22 Temmuz’da yapılan seçimlere girmeyen ANAVATAN Partisi zor günler geçiriyor.
Parti şu anda maddi ve manevi olarak büyük bir çöküntü içinde…
Yurdun pek çok il ve ilçesinde parti örgütleri ya kapanmış ya da kapanmak üzere…
Çünkü…
Pek çok örgüt, doğru dürüst binalarının kirasını hatta telefon parasını bile ödeyemiyor.
Nitekim, İzmir’de il binasının birikmiş kira ve telefon borcunu partinin MKYK üyesi Yunus Yunusoğlu öderken, personel ise üç aydır maaş alamıyor. İl başkanı Kasım Gündüz’ün partiye hiç uğramadığı ve telefonla idare ettiği belirtiliyor.
Bir dönem bir eli yağda bir eli balda olan, paraya para demeyen iktidar partisi ANAVATAN bu günlerde adeta meteliğe kurşun atıyor. Bu nedenle iktidarda olan, gücü elinde tutanlar için söylenmiş bir söz ile bu yazıyı noktalamak istiyorum:
”Ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin.”

15 üyelik için 150 başvuru

CHP İzmir’in eskiden kalma il yöneticileri, yeni il başkanı Kemal Karataş’ı genel merkeze şikayet etseler de görevden alınmaktan kurtulamadılar. Şimdi, İzmir’i kucaklayacak yeni bir yönetim oluşturulacak. İl Başkanı Karataş, partiyi yerel seçimlere götürecek, çalışkan, üretken, ortak akla önem veren bir yönetim kurulu oluşturmak istiyor. Yeni yönetimi ”Ben de çalışmak istiyorum” diyen yaklaşık 150 kişi arasından seçecek.
Ancak… 20 kişilik yönetime girmesi kesinleşen şu anda sadece beş isim var.
Bunlar mali müşavir Nuri Mengüarslan, sendikacı Nuri Koblay, ev hanımı Nükhet Akyıldız, doktor Melih Şan ve eczacı Muhsin Kara.
Diğer 15 isim ise 150 kişi arasından seçilecek. Görünen o ki; Karataş’ın ve yeni yönetimin işi çok zor. Çünkü… Eski yönetimin bıraktığı milyarlarca lira borcu, enkazı temizlemek hiç de kolay değil. Bakalım yeni yönetim bu zoru başarabilecek mi?
Hep birlikte göreceğiz.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın