Kırmızı çizgi seyircileri

Size göre son dört-beş yılın Türkiye açısından en önemli siyasi gelişmesi nedir?

Avrupa Birliği’ne yönelik gelişmeler ya da belki ılımlı İslam anlayışının devlette kadrolaşma harekatı ?

Belki de 11. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaşananlar ?

Hepsi ciddi değişimler elbette ama benim sıralamam faklı… Kanımca bunların ötesinde mühim bir gelişme; göz göre göre yaşandı ancak Türk siyaseti bu kritik sürecin ne yazık ki oyuncularından değil, seyircilerinden biri oldu.
Türkiye Cumhuriyeti; yanıbaşında Ortadoğu’yu yeniden yapılandıracak, darbesi kendi sınırlarına vurabilecek bir dönemin kim ne derse desin pasif tanığıydı.
***
Amerika’nın Irak’a girmeyi düşündüğü, Meclis’in Irak tezkeresini redettiği 2003’lü günlerde; Celal Talabani Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri, Barzani Irak Kürdistan Demokratik Partisi temsilcisiydi. Aynı günlerde, Sanan Ahmet Ağa da Türkmen Cephesi Lideri olarak toplantılara katılıyordu. Türkiye’de siyaset tezkere etrafında bölünürken, askeri çevrelerdense sadece, ileride kurulması muhtemel bir Kürt Devletine karşı kırmızı çizgilerimiz olduğunu dünyaya değil de bizlere duyuran düşüyordu sayfalaar. Türk hükümeti ise tezkereyi bir türlü tartamıyordu terazisinde. Bu savaşa girmenin karşılığında ne kadarlık bir ekonomik yardım alacağımızın hesapları Bush’u bile kızdırmış, kurulmasını sağladığı hükümeti açık açık at pazarlığı yapmakla suçlamıştı.

***
Çok sular aktı ve bu sular Türkiye için genellikle Avrupa Birliği üzerinden aktı. “Irak Tezkeresini redetmiş bir ülke, ABD’ye karşı nasıl başka bir irade gösterebilir” diye sorgulanabilir. Ancak diğer diplomatik ya da siyasi yaklaşımlar bu kadar uzak durmak mı olmalıydı? Diplomasinin kanalları flu Hamas ziyaretlerine kadar uzanırken, Irak’taki gelişmelerde Türkiye seyirci görünümünü korudu. Ve en kritik günlerde Türk siyaseti bu gelişmeleri ordusuyla birlikte yöneteceğine sürekli kavgalı, çekişme halinde bir tablo ortaya koydu.
Durmadan turladığımız AB ülkelerine karşı gösterilen siyasi iradenin yarısını Irak için ortaya koyduğumuz söylenebilir mi ? Aslında uzun söze gerek yok, bir de bugünkü tabloya bakmak yeterli;
Talabani Irak Cumhurbaşkanı, Mesud Barzani şu anda Irak Yönetim Konseyi üyelerinden biri ve Kürdistan bölgesi başbakanı, Türkmenlerin ismi hemen hemen hiçbir yerde geçmiyor ve en vahimi de son günlerdeki gelişmeler.

***
Irak’ın kuzeyinden 227 bin Kürt, aileleriyle birlikte 600 bin kişi Kerkük’e yerleştirildi. Kerkük’te okul, nüfus ve tapu müdürlüklerinin büyük çoğunluğunun Kürtlerin eline geçtiği belirtiliyor. Bugüne kadar bu tür açıklamalara hiç bulaşmayan MİT’in Müsteşarı dayanamadı da nihayet bu gelişmeler gündemimize düştü. Yoksa hala belki de AB’ye giren son ülkeleri turlayabilirdik.

Sonuçta artık tablo açık.

Şimdi Dışişleri bakanımız en büyük sorunun Kuzey Irak’ta yaşananlar olduğunu söylüyor ama biraz geç kalmadık mı? Yaşanan hayal kırıklığıyla Avrupa Birliği bırakıldı, bu kez Cumhurbaşkanlığı seçimleri neredeyse tek ana gündem maddesi. Enteresan bir ülkeyiz milliyetçiliğimize, törelerimize hatta mahremimize karşı aslan kesilirken, kırmızı çizgiler üzerinde oynanan oyunları aslanlar gibi seyredebiliyoruz.


Uyarıların ardından çeteler çökertildi

Yaklaşık 6 ay önce “10 numara yolsuzluk” başlığı ile çığrından çıkan kaçak akaryakıt kullanımında en çok kullanılan yöntemlerden birinin 10 numara olarak bilinen makina yağlarının mazot olarak satılması olduğunu yazmıştık.

Hatta sık sık karşılaştığımız benzin istasyonlarının kenarlarında asılı “ucuz mazot var” afişlerinin mealinin baz yağları olarak da bilinen bu makina yağları olduğunu belirtmiştik.

Kamyon garajlarına giderek izlenimlerimizi aktarmış tırlar dolusu bidonları fotoğraflamıştık.

Endüstriyel makine yağı olan baz yağlarıyla yapılan bu kaçakçılık trilyonluk vergi kaybının yanı sıra araçların motorlarına da büyük zarar veriyor, üstelik yağın yanmasıyla çıkan duman zehirli atık oluşturuyor.

Artık ipin ucunun kaçtığı bu kaçakçılıkla ilgili polis, geçtiğimiz haftalarda ulusal bazda art arda iki ayrı çeteyi çökertti.

Tabii kaçakçılık türü Türkiye’deki akaryakıt kaçakçılığında aysbergin yalnızca görünen yüzü. Görünmeyen kısımda daha üzerine gidilemeyen milyar dolarlar var ama bu arada bir şey daha dikkatimizi çekti. Çökertilen iki çetenin de beyin takımının kökeni Doğuda oldukça tanınmış iki aşirete uzanıyor. Demek ki bazı aşiretlerin doğuda sınır kaçakçılığı tecrübesinden şehirlerdeki hemşehrileri de böyle yararlanıyor.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın