Deyim yerindeyse alenen duman altı olduk.
Ama yetkililere göre ortada öyle tehlike falan yok. Havamız neredeyse tertemiz.
Çünkü ölçüm sonuçları öyle diyormuş.
Gözümüze mi, sözünüze mi inanacağız?
Kuzum siz kimi kandırıyorsunuz Allahaşkına!
***
Günlerdir çoğumuz, “Bu işte bir bit yeniği var” diye düşünüp duruyorduk.
Sonunda Ege Üniversitesi’nden halk sağlığı profesörü Fethi Doğan, “O hava kirliliği rakamları gerçeği yansıtmıyor” dedi.
Neden?
Çünkü bundan 10 yıl önce, kirlilik değerleri yüksek çıkıyor, tehlike sınırına ulaşıyormuş.
Önlem yerine şeytanlık düşünülmüş..
Bir karar alınmış. Ölçüm cihazları, baca dumanlarından, taşıtların egzoz gazlarından en az etkilenecek yerlere taşınmış.
Yani “şehrin akciğeri, oksijen deposu” diye bilinen bölgelere…
Kültürpark’a, Buca’daki Hasanağa Bahçesi’ne, Karşıyaka’daki Orman Fidanlığı’na, Bornova’daki yemyeşil üniversite kampusüne…
Taa o zamandan beri ölçümler buralarda yapılıyormuş, tozdan dumandan uzak…
Tabii ki o kirlilik rakamları da düşük çıkıyormuş.
***
Ortalık birbirine girince Büyükşehir Belediyesi açıklama yaptı.
“Elimizden bir şey gelmez. Çünkü Hava Kirliliği’ni Kontrol Yönetmeliği böyle istiyor” gibi sözlerle…
Ayıp olmuyor mu? Siz bu şehirde yaşamıyor musunuz?
Çocuklarınız bu havayı solumuyor mu?
Bir de hastaları düşünün…
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
Halkı aldatmak için çıkarılan bir yönetmeliğin arkasına saklanmak var mı?
Hem biz İzmir’i yıllardır böyle kirli görmedik. Neden arttı, birden bire? Düşündünüz mü?
Efendim meteorolojik koşullardan… Rüzgar esmiyor, toz havada asılı kalıyor, sis basıyor, yan yatıyor, çamura batıyor vesaire vesaire…
Yoksa bu hastalıklı hava kalitesiz kömürden olmasın?
Kalorifer yakmayı beceremeyen görevliden…
Bacaları harıl harıl zehir kusan fabrikadan…
Ne dersiniz?
Peki, kim denetleyecek bunu?
Herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.