Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (ESİAD) Başkanı Mehmet Ali Kasalı, Devlet Planlama Teşkilatı’nın verileriyle konuşmuş: 2003’ten 2006’ya kadar İstanbul’a aktarılan kaynak yüzde 182 arttı. İzmir’inki ise yüzde 2.67 geriledi. İzmir’in Türkiye’deki toplam yatırımlardan aldığı payın 4.22’ye düştüğünü söylüyor ve ekliyor:
“Rakamlar hükümetlerin İzmir’e nasıl baktığının da göstergesidir. En fazla ihracat yapan, en çok vergi ödeyen illerden İzmir bunu hak etmiyor. Bu tabloyu gösterip ‘İzmir’i ihya ettik’ diyen hükümete ‘Nasıl ihya ettiniz’ diye soracağız.”
ESİAD’ın bu çıkışı önemli, hem de tam Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın İzmir ziyareti öncesi. Başkan Kasalı, ticari ve politik geleceğini arka plana atarak, İzmir’in en önemli sorununu, koltuğunun adamı olarak dile getirmiş. Ağzına sağlık…
Neden bravo; çünkü bazıları Kasalı gibi davranmak yerine politik gelecekleri için hiç de üzerlerine vazife olmayan işlere bulaşıyor. Neden? Çünkü o konular manşete daha kolay çıkıyor. Belediye başkanının alanına girer, onu zor durumda bırakacak açıklamalar yaparsanız medyatik olursunuz. Bütçenizi, kan ağlayan üyeleriniz yerine medyatik kampanyalara ayırırsanız daha geniş kitlelere ulaşırsınız.
Bu kuruluşlar sosyal kampanyalarda yer almamalı mı? Elbette yer almalı. EBSO’nun da, İTO’nun da, ESİAD’ın da hizmet alanı elbette üyeleriyle sınırlı olamaz. Ama öncelikleri tartışılmaz. Eğer tartışılacak noktaya gelinmişse, bunun nedenleri üzerinde düşünülmeli. Bugün İzmir için yatırımlardan hak ettiği ölçüde pay alamamak çok büyük sorundur. Ama ESİAD Başkanı’ndan başka kim çıkıyor, söylüyor bunu? Kimse.
Ekonomi gazeteciliği yaptığım yıllarda böyle değildi. Oda başkanları sık sık İzmir’in ekonomisi üzerine açıklamalar yaparlardı, Ankara’ya sert çıkarlardı. Her meclis toplantısında ülkenin ekonomik gündemi son derece düzeyli bir şekilde ele alınır, herkes olumlu ya da olumsuz görüşlerini dile getirirdi. Genelde hep Ankara eleştirilirdi. O gün sesini yükseltenler şimdi ne yapıyor? İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı’nı hedef seçiyor. Niye acaba? Rakip gördükleri için ya da politik geleceklerini sağlam temeller üzerinde yükseltmek için olmasın sakın?
Önceki yazımda bazılarının davranışları için “Politik mi ticari mi?” diye küçük bir sorgulama yapmıştık. İsteyen herkes politik ya da ticari davranabilir. Ama seçimle bir yere geldiyseniz, sizi seçenlerin çıkarları öncelikli olmalıdır. Belediye başkanıysanız kentlilerin, oda başkanıysanız da esnafın, tüccarın, sanayicinin, işadamının çıkarlarını kollamaktır birinci göreviniz.
Herkes işini yaptıktan sonra geriye bütçesi, zamanı kalıyorsa –ki kalmalı- o zaman toplumun diğer kesimleri için de kolları sıvarsınız.
Tribünlere oynamak ise en kolayıdır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.