“Bizi hasım gördü”

Bu sözler, geçen hafta İzmir’e gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Hilton Oteli’ndeki basına kapalı toplantısına katılan meslektaşlarına ait. “Sanki karşısındakiler hekim değildi de siyasi rakipleriydi. Bizi onlar gibi gördü. Karşısındaki bizleri hasım saydı. Dert dinlemek, görüşümüzü almak değilmiş maksadı. ‘Kim ne derse desin, icraatın başı biziz, herkes istediğini söyler ama hiç bir şeye müdahale ettirmem, bildiğimi okurum’u anlattı bize. Bir de hakka hesap vereceğini… Önyargı ise felaketti” diye anlattı hekimler. Umduklarını bulamamışlar, bulduklarını da beğenmemişlerdi…
Akdağ, “Mükemmeliyeti arıyormuş, çok çalışıyormuş, tarzı böyleymiş, iyi niyetliymiş” savunularını getirdi kimileri, yetmedi, kimse yemedi…

Bakkal ne satar?

İhtiyaçlarınızı alışveriş merkezlerinden karşılıyor, artık bakkallara uğramıyorsanız bilmiyor, görmüyor olabilirsiniz. Ama mahalle aralarında pekçok bakkalda uyarılara karşın hala ilaç satılıyor. İlaç dediğim, ağrı kesiciler. İsteyene tek tek.
Yapmayın, etmeyin sözlerine kulak asan yok.
Oysa bakkalda ilaç satışı iki açıdan sakıncalı bulunuyor.
Biri mali (faturasız alınıp satılan mal). İkincisi sağlık.
Çünkü eczacı titizliği gösterilmeyen bu ilaçlar güneşin altında ilaçlıktan çıkıp, tebeşir tozuna dönüyormuş.
Neyseki önümüzdeki günlerde bakkalları bu yanlıştan döndürecek bir işbirliği planlanıyor. İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan ve İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Ali Susam ikilisi, bakkallara, “herkes kendi işini yapsın” mesajı vermeye hazırlanıyor.

Bakan ziyaretinde üç önemli nokta

Bakan Akdağ, şantiyeye dönmüş hastaneleri gezdi, geçen hafta sonu. Kısa zamanda çok yol almak için geceli gündüzlü çalışan hastane yöneticileri Akdağ’dan boşuna bir küçük tebessüm, bir tatlı söz bekledi. “Aferin, iyi gidiyorsunuz” beklentisinin yerinde hep fırça vardı. Öküzün altında buzağı arayan Akdağ’a bir şey beğendiremediler, şevkleri kırıldı, moralleri bozuldu. İnanın bundan sonra bu işler o kişilerin kendilerine olan saygıları yüzünden sürecek, bitirilecek.
Gelelim ikinci önemli noktaya. Bakan Akdağ’ın gezip, inceleyip beğenmediği her yatırımın altında kimin imzası var? Kendisinin. Atılan her temel, dikilen her bina, takılan her cam pencere kim tarafından onaylanıyor? Bakanlık. Yani Ankara’nın haberi olmadan İzmir’dekiler kuş uçuramıyor. Bu beğenmemezlik, bu tafra niye? Yanıtını bilen varsa söylesin.
Üçüncü noktayı da atlamayalım. Bakan Akdağ’ın hoşnutsuzluğu sadece yapılan işlerle kalmamış. Valiyi, başhekimleri bile çıkarttığı hasta odası ziyaretleri de Akdağ’ın keyfini kaçırmış. Akdağ, bu ziyaretlerde hekimlerin açıktan para alıp almadığını kontrol ediyormuş. Ziyaret bitimindeki, “Tüh! Burada da bıçak parası yokmuş” hayıflanmaları da bu yüzdenmiş…

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın