Karaburunum kara bahtım!

İzmir, boşa kürek çektiği bir haftayı daha geride bıraktı. Bu kentin kaderinin kötüye gittiği eleştirilerinde bulunanlara bakıyorum da, şu anda bu kenti yönetenlerden hiçbir farkı yok. Ortada ne bir projeleri var, ne de bir çözümler paketi. “İşkembeyi kübradan sallamaya” devam ediyorlar, İzmir ile ilgili konuştukça, yazdıkça rahatlıyorlar.
Ama bazıları için İzmir’in sınırları, çerçeveleri belli: Alsancak, Kordon, biraz Karataş-Göztepe, Karşıyaka’nın sahil kesimi. Başka İzmir yok onlar için. Bazı milletvekilleri için de öyle bu tablo. Mesela Haşim Oral: Tamam, İzmir’i çok seviyor olabilir, Denizli Milletvekili olarak. Hem bilirim, özellikle Denizlispor’un rakibi futbol takımı oyuncularının kafalarına iyi pet şişe atar! Geçen Cumartesi akşamı, torunla hava almaya çıktığımız Kordon’da; müthiş bir keyif halinde ve heyecanlı bir şekilde cep telefonu görüşmesi yaparken gördüm Oral’ı. Masada yalnızdı, kimi bekliyordu bilmiyorum. Belki halkıyla iç içe olmak istemiştir, kim bilir! Birkaç adım daha attım, bir baktım CHP İzmir milletvekillerinin genç yüzlerinden Yılmaz Kaya. Kaya da, Kordon’un ‘kırmızı çizgi’ bölgesinde dolanıp duruyordu. Onun da yanında kimse yoktu, belki arkadaşları bir yerde bekliyordu Kaya’yı. Belki de CHP milletvekilleri “kırmızı çizgi”lerle ilgili bir alan araştırması yapıyordu, rapor hazırlayacaklardı Genel Merkez için.

***

Ben cumartesi-pazar, gece gündüz demeden “çalışan” bu milletvekillerimizi Karaburun tarafında küçük bir inceleme yapmaya davet ediyorum. Bu incelemenin, Kordon’daki turlarından daha faydalı olacağı kesin. Neden mi? Anlatayım o zaman:
Kitap kadar bir nesli aydınlatan, bir ulusun bilgi-birikim düzeyini üst seviyelere çıkaran başka bir unsur var mıdır? Sanıyorum yoktur. Şimdi gazeteler; 1,5 – 2 YTL’ye çok güzel ve mutlaka alınıp okunması gereken kitaplar veriyorlar. Önemli bir kültür hizmeti tabii ki.Ancak bu kitapları alamayan, kütüphanelerden yararlanarak hayatı kitaplardan anlamaya çalışan, edebiyata satır aralarında müptela olan çok sayıda insanımız var.
Her ne kadar bazılarımız, “Kütüphanelerden çok yararlanılmıyor” şeklinde, oralara gitmeden ahkam da kesse; kütüphanelerin kültür hayatımızdaki önemi çok büyük. Ülkemizde 1231 kütüphane var, 20 milyon 706 bin kullanıcı bu kütüphanelerden yararlanıyor. Ancak mevcut hükümet, kütüphanelerin işletilmesinin yerel yönetimlere devredilmesi gibi bir formülle; ülkemizin önemli kültür hazinelerinin politikleştirilmesine; bazı “hoca efendiler”in kütüphanelerde başköşelerde olmasına olanak verecek bir kolaycılığa gidiyor.

İzmir’de hizmetin en az gittiği 3 ilçemiz vardır: Kınık, Kiraz ve Karaburun. Bunlara “3K” derler. Karaburun’un talihi Kütüphanecilik Haftası’nda da gülmedi. İzmir İl Kültür Müdürlüğü’nün etkinlik programında yer almasına rağmen, Karuburun’da açılması beklenen ilçe kütüphanesinin açılışı yapılmadı. Karaburun halkı, kütüphanenin açılışına her şeyiyle hazırdı oysa. Tören hazırlıkları tamamdı, İzmir’den gelecek konuklara yönelik ikramlar hazırlanmıştı. Ama “Karaburun’un kaderine duvar örme alışkanlığı”nı sürdüren birileri, bu ilçemizin bir kültür şölenini yaşamasına engel oldu.Halkın hevesi kursağında, çocukların heyecanları parıldayan gözlerinde kaldı.

***

Bu noktada İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne sormak lazım; Madem kütüphaneyi açmayacaksınız, neden Kütüphanecilik Haftası etkinlik programına alıyorsunuz? Karaburun’un Kaymakamı’na ne demeli? Bu kadar olmaz sayın kaymakam. Halka ışığı götürecek bir kütüphaneyi onlara çok görenlere, ilçenin mülki amiri olarak karşı koymalıydınız. Mutlaka ama mutlaka bu kütüphaneyi açtırmalısınız.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün bir başka bombası ise müzelerle ilgili…
Nasıl bir yönetim anlayışıdır ki bu, müzelerimizde halk günü olarak belirlenen tarihlerin tümü, müze personelinin izin yaptığı günlere denk geliyor. Halk müzelere ücretsiz girmek üzere gittiğinde bekçiler “Bugün kapalı” diyor.
İşte İzmir Milletvekillerimiz, Kordon’da keyif yapmasına yapmalılar; ama Karaburun’un değişmez kara talihini değiştirmek adına harekete geçmeliler. Kaymakama, İl Kültür ve Turizm Müdürü’ne, Kültür ve Turizm Bakanı’na açılmayan kütüphanenin ve halk günlerinin tümünde tatilde olan müzelerimizin hesabını sormalılar.
Hem uyumasıyla ünlü Sayın Kültür Bakanı, her yere kütüphane açtığını bas bas bağıran bir özel okuldan mezun olmamış mıydı?. O zaman adı “Türk” olan bu okulun yöneticileri de ellerindeki bilmem kaç bin adet kitaptan birkaç yüzünü Karaburun’a gönderemez mi?
Hepinize kitaptan korkmayacağınız bir hafta geçirmenizi dilerim…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın