Tolon Paşa, “Sorosgiller” ve Halk!

Gençlerin demokratik ve şiddet içermeyen tüm tepkilerinin hoş görülmesi gerekir diye düşünmüşümdür hep. Çünkü, bir zamanlar “kütüphane veya yurt yemeklerinin ucuz olması için” Hacettepe Rektörlüğü tarafından, jandarmaya coplatılmanın acısının ne demek olduğunu iyi biliyorum. Oysa “barika-i hakikatin müsademe-i efkardan doğduğuna” hep inandım. Onun için de, düşünceleri ne kadar aykırı olursa olsun, paranın ve şiddetin gölgesinde olmayan demokratik ve uygar tartışmaların yarar getireceğini savunuyorum

Bunca darbe yaşamış bir ulusun, darbelerden ders almaması ne kadar acı. “Dün” yaş büyütüp asanların, “bugün” pişkince idam ve darbeleri savunmasının anlamı nedir ki acaba?

Tarihini unutan, liderini şaşıran, inancıyla oynayan, ilişkilerinde para hesabı yapan tüm bencil toplumların başına geleni yaşıyoruz belki, ama farkında değiliz.

Farkına varabildiğimiz gün Alevi-Sünni, Türk-Kürt sorunu da yaşamayacak, tıpkı Çanakkale’de, Dumlupınar’da olduğu gibi “ulusal birlikteliğin” coşkusuyla, yaşam kaynaklarımızın bilincinde, mevcudiyet nedenlerimize minnetle yaşayacağız inanın.

Hurşit Tolon, Ege Ordu Komutanı iken “yakından” tanıma olanağı buldum. Açık söyleyim, Fethi Paşa’yı tanımıyorum ama, Tolon gibi biri gelmedi bir daha Ege Ordu’ya galiba. Şu anda tanıyarak benimsediğim ve saydığım tek aktif Paşa’nın da Tuğgeneral Vahit Kubilay olduğuna inanıyorum.

Ege Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Tolon Paşa, çoğumuzun yapamayacağı açıklıkta konuştu, espriler yaptı, kitle hakimiyetini gösterdi. Ancak yıkılası medyanın yansıttığıyla Paşa’nın sözleri arasındaki farklılık da gözümden kaçmadı. Özellikle “alt-üst kimlik” tartışmasına yorumu müthişti Paşa’nın… Umarım Tolon Paşa için de birileri, “iddianame” düğmesine basmaz!

Şimdi “ukalalık” yapayım: Tolon’un söylediklerini “anlayacak” kapasitede fazla insan olduğuna da inanmıyorum. Tolon Paşa, “halkla ilişkilere” azami önem gösteren biridir ama, bugün onun “peşinde” koşanların “bazılarının”, halktan ve güncelden kopuk, Atatürk tüccarı, gösteriş meraklısı olduğunu da biliyorum! Onun için de artık yanında “görünmek” yerine “uzaktan” izliyorum. Benim derdim, bazı bey ve hanımların aksine, mahalle mahalle, ev ev dolaşarak Cumhuriyet mucizesi ile “ebedi şefi” anlatmaktır! “Ulusal Uyanış’ın” lüks salon toplantılarıyla başarabileceğine de inanmıyorum. Çünkü bazı “sivil toplum” çabalarının altında “Sorosgiller familyasının” soluğunu ve “efendicilerin” tertipleriyle “hür olmayan” ve de “kabul edilmemiş” hesapların siluetlerini görüyorum!

“Cezalandırıcı” ve Duyarsızlık!

Geçtiğimiz gün Ege TV’da “cezalandırıcı” konulu bir haber izlemiştim ya. Hatta tuttum o haberi bu köşeye de taşıdım. O konu Ege TV’dan önce bilinmesine, yazılmasına ve yorumlanmasına karşın Cuma akşamı bir haber daha yayınlandı. Ama bu kez çok daha ciddi ve daha gerçekçi. Ege TV Haber Merkezi’ni bu kez kutlarım.

İzmir’de “faili meçhul” sabıkalı cinayetleri artıyor. Ne Valilik, ne olmayan Emniyet Müdürü’nden ne de kendini “İzmir’in efendisi” gören herhangi bir yerden de, bir iki basın kuruluşu dışında İzmir “medyasından da” bir açıklama, görüş yok maşallah! Üstelik “olmayan emniyet müdürlüğünün” bir de “eğlence gecesi” tertip ettiği haberi geldi. Cesaretleri ancak tavuktaki gibi olan kağıt kaplanlar, bakıyorum da iş asayişe geldiğinde nasıl da sus pus oluyorlar. Emniyet Müdürü yok, Milli Eğitim Müdür yine İzmir dışında (bu kez İtalya’ya gitmiş galiba ama bugünlerde dönmüş olabilir).

Hala inanıyor musunuz siz “bazı” düşlere? Ne İzmir ama?

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın