Ancak, halka giderken, siyasetçinin bulunduğu siyasi partideki çözmüş olması da kaçınılmaz koşullardan birisidir. Öyle değil mi, kendi içindeki sorunları çözemeyen siyasi partiler nasıl olur da halkın sorunlarını çözebilir?
İşte bu koşulların yerine getirilmesiyle birlikte halka gidilir ve destek istenir.
Bu ciddi bir seçim atmosferi anlamını da taşır.
Bayram tatilinde siyasi partilerin gelecekten umutlu olanları ‘halka gitme’ eylemini sürdürdü. Bazı milletvekilleri seçim bölgelerinde önce parti içindeki üyeleri, dostları ve yol arkadaşları ile bayramlaştı. Daha sonra da yüzünü yurttaşa çevirdi.
Kocaoğlu’nun ziyaretleri
Bu bayramda diğerlerinden farklı olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da halka gitti. Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir’in eski metropol düzenindeki 9 ilçeyi adım adım gezdi.
Kocaoğlu ile Çiğli bölgesindeki gezisinde birlikte olduk. Başkan Kocaoğlu, bu eyleminden dolayı mutlu. Geziler elbette teşekkür edenler de fazlaydı ama sorunlarını aktarmak isteyenler ön plana çıktı.
Altyapı sorunlarını çözmüş olan semtlerde park bahçe, düzenli otobüs seferi istendi. Ne yazık ki, yılların birikmiş sorunlarının olduğu bölgelerdeki istekler çok farklıydı. Hatta yasal olmayan istekler bile oldu. Örneğin, onlarca yurttaşın yaşamını yitirdiği dere yatağında oturma konusunda ısrarcı olanlar buralara yol yapılması gibi isteklerini tekrarladı.
O dere yatağındaki faciayı dün gibi anımsıyorum. Birçok devlet görevlisinin ve siyasetçinin çaresiz kaldığı ve canının parçalarını yitirmiş insanlarla yaptıkları söyleşiler hala gözümün önünde. Ama bu konutlarda oturmakta direnenler, hiç olmazsa hastalarını derenin üst tarafına çıkaracak bir patika yol isteğinde bulundular.
Halka gitmek bu anlamda birçok zorluğu de içinde barındırıyor. Bu istekleri nasıl karşılayacağınızı düşünüp duruyorsunuz. Örneğin, bu insanları bu yataktan daha sağlıklı alanlara taşınmasını planlasanız bile burada yaşayanlar o bölgeyi terk etmek istemiyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kendisine iletilen bazı isteklere klasik siyasetçi mantığı ile yanıt vermedi. Olmazlarını önceden söyledi. Peki bu tarzı doğru mu?
Gezilerinde kendisine eşlik edenlerin bir bölümü bu yaklaşımının katı olduğunu düşünüyor. Kocaoğlu’nun ilçelerdeki gezilerinin büyük bölümünü izleyen muhabir arkadaşlarımın da önemli bazı izlenrimleri var. Örneğin, “Doğrucu olmaktan çekinmeyen” yurttaşlarımız birçek yerde “Piriştina da bize söz vermişti ama” diye başlayan cümlelerle bazı sorunların ileride de çözülemeyeceğine yönelik önyargılarını ortaya koyuyor.
Bu duygunun yerleşik hali gelmesi ise siyasetçinin önünde ciddi bir handikap. Halk peşinen güvensizliğini ortaya koyuyor. Nedeni ise çok basit. Birçok kişi belki de olmayacak söylerle vatandaşı oyalıyor. Belki de kandırıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ise bu konudaki tavrı çok net: “Eğer bu kentte hoş bir sada bırakırsak ne mutlu bize” diyor.
Bu sözleriyle Aziz Kocaoğlu, bir daha aday olup olmayacağı yönünde tartışma yaratanlara da açık kapı bırakıyor…
Bayram gezilerinin bir ayrıntısını da belirtmekte yarar var. Aziz Kocaoğlu’nun yanında bazı önemli bürokratlarının olmaması önemli bir eksiklik. Belki Başkan kalabalık gezmek istememiş olabilir. Ama öylesine bazı sorunlar kendisine aktarıldı ki, bazı bürokratların ister istemez yanında olması gerektirdiğini bize düşündürttü.

Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.