Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya Türkiyenin, işgal altındaki Iraka Amerikan tohum şirketlerinin dayattığına yakın bir tohum yasası çıkardığını ve yerli tohumların satışının yasaklandığını söyledi. Prof. Dr. Özkaya, “Bu firmalar hem tohum, hem tohum ilacı hem de insanlar için ilaç üretiyorlar. Yani beşikten mezara kadar hizmet ediyorlar. Bunların ürettikleri tohumlar susuz ve kimyasal ilaçsız yetişemiyor. Bu tekele karşı kendi yerel tohumlarımızı yaşatmalıyız” dedi.
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Ferdan Çiftçi ise “Tohum yaşamdır, yaşam bizimdir” sloganıyla üreticilere çağrıda bulunduklarını belirterek, bu çağrıya kulak veren herkese teşekkür etti. Son yıllarda tohumda bağımlı hale gelindiğini söyleyen Çiftçi, “Çokuluslu şirketler hibrit tohumlarıyla topraklarımıza girdi. Ama bizim yerel tohumlarımız onlardan çok daha zengin besin içeriğine sahip, soğuğa ve kuraklığa dayanıklı. Onları yaşatmamız gerekiyor” diye konuştu.
Kemalpaşa Belediye Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Karakayalı, “Hibrit tohumlar bir kez üretilip bir daha verim vermiyor. DNAsı ile oynanmış tohumlar tehlike saçıyor” görüşünü dile getirdi. Karakayalı, “Bu şekilde takaslar yaparak yerel tohumlarımızı gelecek nesillere aktarmamız büyük önem taşıyor. Etkinliğin düzenlenmesinden öncü olan Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındıra çok teşekkür ediyorum” dedi.
Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, başlangıçta sadece sanayi üretimi yapan ülkeler arasındaki ticareti düzenleyen Dünya Ticaret Örgütünün uluslararası tohum tekellerinin baskısıyla tarım ürünlerini de kapsam içine aldığını belirtti. Prof. Dr. Sındır, “Bunun sonucunda Türkiyeye bütün tarımsal ürünlerin serbistçe girişi sağlandı. Ancak buna karşın tarımsal teşviklerin kaldırılması, ihracat teşvikleri kaldırıldı. Çiftçi uluslararası firmalara karşı savunmasız bırakıldı. Yerli tohumların satışını yasaklayan kanunun da çıkmasıyla tarımsal geleceğimiz tamamen tehlike altına girdi” diye konuştu.
Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır da Bornovada tarım ve tarım alanlarının göçe yenildiğini belirterek şugörüşleri dile getirdi:
“Eskiden ova olarak bilinen Büyükpark ve Küçükparktan denize kadar uzanan alanda tarımsal üretimden eser kalmadı. Şimdi elimizde tarımsal üretim yapılan yer olarak sadece köylerimiz kaldı. Onlar da turizme teslim olmaya başladı. En azından bu köylerimizden ve Kemalpaşanın köylerinden başlayarak tohumlarımızın elden ele, tarladan tarlaya ulaşarak yaşaması için elimizden gelen katkıyı koyacağız.”
Çevre köylerden gelen Hatice Dağcı ile Eylem Yılmaz da yerli tohumlarla üretim yapmanın avantajlarını ve karşılaştıkları sıkıntıları anlattı.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.