İzmir’in huyu siyasetin suyu

Bu su işi artık kabak tadı vermeye başladı.
Eceli gelen köpeğin ne yaptığı, halk arasındaki o deyişle bilinir.
Yapılan budur.
Anayasa mahkemesinin kararını açıklamasına çok az bir süre kala…
İzmir gibi bir kentin, nüfusuyla da bilinçli oynanan bir kentin “su”yuyla oynayan siyaset çıkışları, başka nasıl açıklanır.
Sözüm ona demokrat, AB’ci, insan haklarına saygılı iktidar temsilcilerinin, kedinin köpekle oynadığı gibi; ellerindeki tüm makamları kullanarak yaptıkları açıklamalarla İzmirlinin kimyasını bozmaya ne hakkı var?
Siz bir de bunların bu kenti yönetmek üzere o önemli koltuğa, Büyükşehir Belediyesi koltuğuna oturduğunu düşünün…
Açıkçası ben düşünmek bile istemiyorum.
Mevcut reis Aziz Kocaoğlu’nun farkı şu:
O birileri gibi, belediye aleyhinde görünen su raporunu hazırlayan bir kurumun on yıllardır var olan binalarını “kaçak” diye yıkmaya kalkmıyor.
Açıklamasında, sadece medeni ölçüler içerisinde, halk sağlığı için çalışması gereken kurumların güvenilmez noktaya geldiğini ve iktidarın birer silahı haline dönüştüğünü vurguluyor.
Bu da onun en doğal hakkı.
Aslında ODTÜ gibi bir kurumu yıkmaya kalkma cesaretinin İzmir’de iktidar olması halinde yaşayabileceklerimizi aklınıza getirin…
Herhalde, ahlaklı bir siyasetçinin üslubuna yakışmayan açıklamalar yapan, “Aziz Başkan karizmayı çizdirdi” diyen AKP İl Başkanı Aydın Şengül’ün “gözü aydın” olur o zaman!
Ama İzmir’in yeni şekillenişi, hepimizi üzer.
AKP’liler İzmir’de binlerce eve ziyaret yapmışlar; seçime kadar da bu ziyaretler sürecekmiş.
Temmuz ayının elektrik faturası da bu İzmirlinin evlerine girecek.
Yani, bir bakanlarının açıklamasıyla “tasarruf” için yapılan elektrik zammının o acı faturası.
Küfürü kim mi yiyecek, onu hep birlikte göreceğiz.
Burası çok açık.
Kocaoğlu bazı zamanlamalar (açıklamaları geç yapması gibi) dışında, su konusunda hata yapmış değil.
Reis Kocaoğlu, yeraltı suyuna arseniği kendi elleriyle koymuş gibi “suçlu” ilan edilemez.

* * *

Pek çok ilin ve İzmir’in milletvekili sayısı yeniden belirlenmiş;
İzmir’deki sayı 24’ten 26’ya çıkmış…
Zaten o kadar çok iş vardı ki yaptıkları, artık aralarında paylaşıp dururlar!
Milleti yönetme sorumluluğu çok ağır mutlaka, ama bunu kendi iradeleriyle değil genel başkan yönlendirmesiyle yapma gelenekleri her şeyi berbat ediyor.
2 tane değil, İstanbul’daki gibi 15 tane çoğalsa İzmir’in milletvekili sayısı ne değişecek ki.
Mesela Polis Recai…
Yahu kardeşim sen şu İzmir için ne yaptın?
Belki “Birgün” ağzından İzmir’e dair bir cümle çıkar da duyarız, o zaman mutlu oluruz.
Büyükşehir adaylığı ile ilgili de isimler kendilerini bir bir açık etmeye başladılar.
Kendilerine İzmir Basını’nın “menkul gazeteci-yazarlar borsası”ndan hisse satın almak için uğraşıyorlar.
Eeee, insan kendini satmaya görsün; satın alanı bulunur.
Aday adayları, özellikle ilçelerde resmen kendilerini tanıtmaya başladılar.
Ve herhalde göreceğiz üç beş aya kadar ak koyun – kara koyun nedir?
Hepinize iyi haftalar…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın