Baykal, doğru yolu bulmaya başladı mı?

“KİMSEYİ küstürmeyeceksiniz. ‘Küçük olsun benim olsun’ yaklaşımı içinde davranmayacaksanız.

Grupçuluk yapmayacaksınız.

Herkesi kucaklayacaksınız.

Partiyi insanları ‘atarak’ değil, ‘katarak’ büyüteceksiniz.

Siz önce kendi partilinize ve seçmenize güven ve umut vereceksiniz.

Vereceksiniz ki; daha sonra o insanlar, sandığa gitmeyenleri ikna edebilsin.

Ama nerede…

Çünkü CHP, her geçen gün ‘irtifa’ kaybediyor.

Yer yüzünde, muhalefette olup da bu kadar eriyen, küçülen başka bir parti var mı bilmiyorum?

Ama bildiğim bir şey var…

O da başta genel merkez yöneticileri olmak üzere CHP’li belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri partiyi daha yukarı taşımak yerine, aşağıya çekmek için adeta söz birliği etmiş durumdalar.

Kendi koltuklarını korumanın gayreti içindeler.”


Yukarıdaki satırlar, 27 Şubat 2006’da bu sütunlarda yer alan yazımın sadece bir bölümü…

Gerçi o tarihten önce de sonra da benzer yazılar kaleme aldım.

Özellikle, parti içinde barışın sağlanması, küskünlüklerin, kırgınlıkların sona erdirilmesi, kısacası herkesi kucaklayan bir yapının oluşması dileğinde bulunanlar arasında yer aldım.

Nitekim, 22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçim öncesinde düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinde de bu ortak dilek gündeme getirildi. Seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) güçbirliği yaptı. Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP) ile görüşülmediği halde onlar da seçime katılmadı.

CHP listelerinde yer verilen DSP adaylarından 13’ü Meclis’e girdi.

***

Şimdi, önümüzde yerel seçimler var.

Benzer bir güçbirliğinin bu seçimde de yapılması gündemde…

Ancak…

CHP’liler, “Yerel seçime tek başına gireceğiz. Genel seçimlerde DSP’ye kucak açtık. Bu seçimlerde de DSP bize destek vermeli” diyor.

DSP’liler de, “Sosyal demokrat seçmeni seçeneksiz bırakmayacağız. Bu nedenle biz de tek başımıza seçime gireceğiz” diye dayatıyor.

Karşılıklı restleşme, CHP ile DSP arasında bir anlaşmanın sağlanamayacağının sinyalini veriyor.

Ama…

Geçmişte birbirlerini suçlayan SHP ile CHP çoktan anlaştı bile…

“Dünü unutalım, artık yarına bakalım”

dediler. İyi de ettiler. Şimdi, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacak. Aynı şekilde aralarında Dikili’nin de bulunduğu 7 ilçe ve beldedeki SHP’li belediye başkanı CHP adayı olarak seçmenden oy isteyecek.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal‘ın, Karayalçın ile barışması, aynı şekilde eski SHP milletvekili ve Türkiye’de sosyal demokrasinin öncü isimlerinden birisi olan Sosyal Demokrasi Vakfı Genel Başkanı Ercan Karakaş‘ın, İstanbul’da CHP’ye üye yapılması, bu cenahta önemli bir gelişme olarak görülüyor.

Ancak…

Yeterli değil.

Çünkü…

Dışarıda daha binlerce, küskün partili var.

Onların da seçim öncesi partiye alınması gerekir.

Özellikle, CHP Genel Sekreteri Önder Sav‘ın ‘kara kaplı defteri’ndeki ‘yasaklılar listesi’, genel bir afa tabi tutulmalı ve partiye üye olmak isteyenlerin talepleri kabul edilmeli.

Zaten, seçim sathına girildiğinde ve adaylar açıklandığında çok sayıda yeni küskünler çıkacaktır.

Geçmişte olduğu gibi, pek çok CHP’li başka partiye geçecektir ya da rakip parti için çalışacaktır. Aynı şekilde rakip partilerdende çok sayıda küskün de CHP’ye geçecektir veya CHP adayını destekleyecektir.

Oysa…

Asıl olan daha fazla kişiyi memnun etmek, kucaklamak ise Baykal’ın yaktığı bu son barış çubuklarına, yenilerinin eklenmesi gerekiyor.

Ne dersiniz?

 

***

DUYDUK

Karataş, sağladığı rantları iade etmiş!

GEÇTİĞİMİZ günlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş arasında yaşanan ‘küfür tartışması’nın yankıları sürüyor.

Başkan Kocaoğlu‘nun “Kitlelerin taleplerini anlamaktan uzak, rant peşinde koşan, siyaseti yağma anlayışından ibaret sayan hastalıklı siyaset cambazlarına karşı, sosyal demokrat, yurtsever İzmirli hemşerilerimle birlikte gerekli mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizin herkes tarafından iyi bilinmesini istiyorum” şeklindeki açıklamasına Karataş’ın oldukça ilginç bir yanıt verdiğini duyduk.

Geçtiğimiz temmuz ayında Baykal’ın İzmir ziyareti sırasında Kocaoğlu’ndan iddia sonucu iki adet gömlek kazanan Karataş’ın, üç aydır partideki dolapta sakladığı gömlekleri Başkanlık Özel Kalem Müdürlüğü’ne göndererek üzerine de şu notu iliştirdiği parti kulislerinde konuşuluyor:

“Sayın Başkan, kastettiğiniz rantlar buysa, sizden sağladığım bu rantları iade ediyorum. Saygılarımla.”

***

Marksizm yerine Susamizm mi?

CHP Milletvekili Mehmet Ali Susam, Karl Marx’ın “Dünyanın bütün işçileri birleşin” sözünü hatırlatacak bir açıklama yaptı ve “Bütün küçük üretici ve işletmeler birleşin” dedi.

Kriz nedeniyle zor durumda kalan işletmelerin sahiplerine öneride bulunan Susam ile 12 Eylül öncesindeki Kurtuluş fraksiyonu içinde beraber siyaset yaptığını söyleyenler, “Mehmet Ali, galiba eski günlerini hatırladı. Zaten yaşanan küresel kriz de Karl Marx’ı haklı çıkardı” diyerek bu söyleme destek verdiler.

***

Makamını asansör yapanların dikkatine!…

TÜRKİYE Futbol Federasyonu Başkanı, İzmirli Mahmut Özgener, AKP’den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olup olmayacağı şeklindeki soruya yanıtı yine aynı olmuş: “Ben, bu makamı kullanmak için göreve gelmedim.”

Özgener’e bravo doğrusu…

Umarım, başta İzmir olmak üzere ülkemizde koltuklarını; sadece basamak ya da merdiven değil, asansör gibi kullananlar, Özgener’in bu açıklamasından ders alır.

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın