Bir kanser hastası beyin metastası için radyasyon onkolojisinde ışın tedavisi görür. Bu tedavi başladıktan 5-6 seans sonra sanıyorum son seansta nihayet kendisiyle iletişim kuran ünvansız bir uzman (ünvanlılara ulaşmak için para ödenmesi şart) yapılması gereken bir iğneden söz eder. “Bunu niye yaptırmadınız?” der. Hastanın ne bu iğneden ne de tedavinin ilk başında bunun yaptırılması gerektiğinden haberi vardır…
Bir diğer hastanın şikayeti ve dileği ise şöyle:
Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi’nde kısa bir süre önce hemşire krizi yaşandı ve sorun medyaya yansıyınca çözüldü. Bu çözümde kemoterapi hemşiresi sıkıntısı ucu ucuna giderildi. (Henüz çağdaş standartta değil.) Böyle olunca da kan alımı için hemşire ayrılamayan hastanede hastalar kan vermek için ana binadaki Biyokimya Laboratuvarı’na gitmek zorunda. Kan istek belgelerine acil yazıldığı için bekletilmediklerini belirtip teşekkür eden hasta, “Ancak bizim damarlarımız kıymetli ve önemli. Onlar bizim şifa yolumuz. Dolayısıyla kanser hemşiresi farklı oluyor. biyokimya Laboratuvarı’nda ehil hemşireler de var, gençler de… Biz kanserliyiz desek de birşey değişmiyor ve gördüğünüz gibi daralan damarlarımıza iğneyle girmek istenirken delik deşik olup morarıyor. Elbetteki kötü niyet yok ama sorun bizim için büyük oluyor. Ayrıca kimimizin eli ayağı tutuyor, kimimiz sedyeden kalkamıyoruz. Oysa tedaviye geldiğimiz hastanede eskiden olduğu gibi kanlarımız alınıp laboratuvara gönderilse olmaz mı? Bu sorunu çözmek bu kadar zor mu?” diyor.
İki hastanın yerine kendimizi koyalım…
Gülelim mi, ağlayalım mı?
Sağlık Bakanlığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin doktor ihtiyacını karşılamak için rotasyon düğmesine bastı. Doğu’nun ihtiyacı Batı’dan karşılanacak da, anlatılanlar insanı hem güldürüp, hem düşündürüyor. İşte iki örnek: İzmir’den Muş’a patoloji uzmanı gönderilmiş, ama Muş’ta patoloji laboratuvarı yokmuş…
Yine İzmir’den Kilis’e intaniye uzmanı gönderilmiş. Oysa Kilis’e komşu, günü birlik gidip gelinecek mesafedeki Gaziantep’te 3 uzman varmış. İddiaya göre bu uzmanlar “fazla geldikleri” için mesaiye bile farklı saatlerde başlıyorlarmış.
Gülelim mi, ağlayalım mı?
Göz hekimleri ile gözlükçüler “kontakt lens” satışı konusunda tabiri caizse kapıştı. Türk Oftalmoloji Derneği İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak ile İzmir ve Ege Gözlükçüler Derneği Başkanı Hasan Akgül’ün katıldığı bir TV açık oturumunda başlayan yetki tartışması karşılıklı “ilan atışması” başlattı.
Kanun ve yönetmelikler bu satışı kimin yapacağı konusunda “net” değil. Bu sorunu çözmek için İzmir’e gelen Sağlık Bakanlığı yetkilisi de muğlak konuyu “ne şiş yansın ne kebap” cinsinden ortadan bir yorumla masada bırakıp Ankara’ya dönmüş. Taraflar da hem kendilerini ifade etmek, hem de birbirlerine karşı suçlamalarını “halka şikayet” tarzında iletmek için gazete ilanlarına sarıldı.
Göz hekimleri, kontakt lensin tedavide kullanılan bir sarf malzemesi olduğunu ve hekimlerce uygulanması gerektiğini, optikçilerin reçetesiz kontakt lens satamayacağını savunuyor. Optikçilerin savunm ası ise hekimlerin ticaret yapamayacağı, dolayısı ile de muayenehanelerinde kontakt lens satamayacakları yolunda.
Aynı yerel gazetede ilanlar arka arkaya çıktı. Henüz ateşkes ilan edilmiş değil. Ama arabulucular arayı düzeltmek için çalışıyor, bir kongre nedeniyle de Brezilya’da olan Prof. Dr. Kaynak’ın dönmesi bekleniyor. Ya uzlaşma sağlanacak ya da… Eğer ilanlı savaş sürerse iki taraf bundan ne kazanır bilmem, ama ilanların verildiği gazetenin patronu fena halde memnundur, herhalde.
Hepatit nedir?
Hepatit karaciğerin iltihabıdır ve insan vücudunda birçok olumsuz bulguya yol açar. Bazı hepatitler virüslere bağlı, bazıları da değildir. Bazı toksik ilaçlar ve bağışıklık sistemi bozuklukları da karaciğer iltihabına neden olabilir.
Hepatitlerin en çok rastlanan türü, virütik olanlardır. Türkiye’de halk arasında, viral hepatitle, sarılık özdeşleştirilir ve her sarılık “viral hepatit” zannedilir. Oysa sarılık bir hastalık değil, belirtidir. Birçok hastalık da buna neden olabilir. Örneğin, ana safra kanallarında taş olması sarılığa yol açabilir. Ancak viral hepatitle hiçbir ilgisi yoktur ve bulaşmaz. Yeni doğan sarılığının da bununla ilgisi yoktur.
Hepatit yapan nedenler:
– Virüsler (A, B, C, D ender rastlanan E, F, G gibi) .
– Toksik kimyasal maddeler (karbon tetraklorür gibi) .
– Bazı ilaçlar (örneğin tüberküloz tedavisinde kullanılan INH, bazı sinir hastalığının tedavisinde kullanılan chlorpromazin gibi) ve özellikle Batı ülkelerinde daha fazla görülen alkol .
– Bazı mikroplar (tüberküloz, brucella) .
– Radyasyon.
– Genetik geçişli hastalıklar, demir depolama hastalığı (hemokromatozis), bakır depolama hastalığı (Wilson hastalığı).
ÖZLÜ SÖZ: Umut iyi bir kahvaltı, kötü bir akşam yemeğidir. Francis Bacon
HASTA HAKLARI
Dini vecibelerini yerine getirebilme: Sağlık tesisinin imkanları ölçüsünde ve idarece alınan tedbirler çerçevesinde, dini vecibelerini yerine getirmeye hakkı vardır.
SÖZLÜK
Malabsorbsiyon : Emilimin bozuk oluşu.
Malign : Habis, kötü huylu.
Malpraktis : Tıpta yanlış, özensiz tedavi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.