Biz toplum olarak seviyoruz, evimizde tavuk,bıldırcın, horoz ve ördek gibi kanatlı hayvanları beslemeyi çok ama çok seviyoruz.. Hangimizin çocukluğunda böylesi bir anısı yoktur ki. Herkes evinde kıyıda kenarda mutlaka tavuk ve benzeri kanatlı hayvanları beslemiştir.
Tavuk, ördek olmasa bile kesinlikle güvercinler ile içli dışlı olmuştur. Hem seviyoruz, hem vuruyoruz. Neyse kentimiz şimdilik kuş gribiyle anılmıyor. Anılmasını da hiçbir zaman istemeyiz.
Bizim toplumumuz öyle garip ki…Kültür, tarih, tavuk, horoz hepsi birbirine girmiş. Uzun bayram tatilini fırsat bildik. Biz de birkaç günlüğüne aracımıza atladık, kendimizi kentin dışına attık. Evden çıkarken de turumuzun adını, “kültür gezisi” olarak koyduk.
Bir plan yaptık. Salihli, antik kent Sardis, oradan Sard harabeleri, Salihli çıkışından Bozdağ yoluna “Kırkçeşmeler” bir yudum su içtik. Hava soğuk mu soğuk. Kırkçeşmeler’de dışarıda birkaç dakika durmak mümkün değil.
Oradan Bozdağ, Ege’nin “Uludağ”ı… Gerçekten de öyle…
Cebimizde üç beş kuruş bayram parası var ya! Kendimize bir pansiyon aradık. Önce burada adını veremeyeceğim bir pansiyon sahibinden bir dayak yemediğimiz kaldı. Fiyatları pahalı bulduk diye bizi bir güzel haşladı.
Neyse, Bozdağ’ın ilk pansiyonlarından olduğunu sonradan öğrendiğimiz Irmak Pansiyon’da kaloriferli bir odada üç kişi 50 YTL fiyat ile anlaştık. Sadece konaklama bedeli. Başka bir ayrıntı yok. Ucuz değil mi?
Sabah, doğru Bozdağ Kayak Tesisleri.. Telesiyej’e atladık. 2 bin 150 metreye çıktık indik. Hepsi 20 dakika sürüyor. Uçakta gider gibi Bozdağ’ı izliyorsunuz. Hem de 5 YTL… Bu tesisi kazandıranların yüreğine sağlık…
Ben bunları neden anlatıyorum. Turgutlu. Salihli. Bozdağ, Ödemiş, Gölcük, Birgi dolaşıyoruz. Sokaklarda, caddelerde, bulvarlarda tavuklar, horozlar , ördekler yani bildik görüntüler. Sadece Bozdağ Kayak Merkezi’nde kanatlı hayvanlar ile karşılaşmadık o da soğuktan..
Şaka bir yana iki gün içinde 400 kilometre turladık. Bozdağ’dan Gölcük, oradan Birgi ve Ödemiş… Final ise Tire-Toptepe… Nefis Tire köftesiyle midemizi doldurduk. Kümes sever bir toplum olduğumuz için yine ördek ve tavukların yollarda kaçıştığı ortamlarda yolculuk ettik.
Ödemiş çıkışında ise garip bir durum vardı. Sokaklar kanatlı hayvanlardan geçilmiyor. Ama kuş gribine önlem olmalı herhalde; Ödemiş’e giriş yapan tüm araçlar ilaçlanıyordu. Madem Ödemiş’te böyle bir problem var da neden biz Ödemiş’ten çıkış yaparken aracımız ilaçlanmıyordu?
Bu durumu hala düşünüyorum. O zaman biz aracımız ile kuş gribini aldık; İzmir’e getirdik.
İşte böyle bir bayram geçirdik. Kültürlü, antik kentli, tavuklu ve horozlu biraz karlı biraz güneşli. Bu bayram sonrası yazısı olsun…
Önümüzdeki günlerde kaleme alacağım yazımda Simav-Gölcük’ten söz edeceğim. Böyle bir cennet var elimizin altında; kimin umurunda, küçük bir yatırım ile Simav-Gölcük o bölgenin Uludağ’ı olmaya aday.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.