Hiçbir şey kalmadı aklımda aşka ve şehre dair

Şehrin sıkış tepiş, eciş bücüş apartmanlarla döşeli dar sokaklardan bir birine bir öbürüne dalıp duruyordu.

Sanki bir şey düşürmüş de geri dönmüş, onu arıyordu harıl harıl.

Nerede ne zaman kaybettiğini de bilmiyor gibi derin bir umutsuzluk okunuyordu gözlerinde. Aradığını hiç bulamayacağı endişesiyle, yüzü alı al moru mor, gece ayazı gibi kapkara.

Gelen geçenlerden gözüne kestirdiği, güvenebileceği birine meyledip tam bir şey soracak gibi oluyor ama çabucak vazgeçip, karşısına çıkan ilk yol ayrımından başka bir sokağa sapıyordu.

Tozlu sokaklar, badanalanmaları çoktan gelip geçmiş yaşlı evler arasında gide gele, aradığı şeyin ne olduğunu da çoktan unutmuşa benziyordu.

Hiç ummadığı anda sıkışık apartmanların arasında bir parça gökyüzü gördü. O tarafa doğru koşar adım meyletti. Bir avuç dağ çıktı karşısına. Heyecandan yüreği daralarak adımlarını sıklaştırdı, ayaklarının altına serilen bu toprak parçasını eğilip öpesi geldi. Ardına bakmadan bodur çalıların arasından yaşlı ağaca doğru yürüdü. Ağacın altındaki kaya parçasının üzerine saygıyla oturdu. Derin bir nefes aldı, iç çekti. Başının üstünden geçen bulutlara bakarak dedi ki:

“Sensiz bu şehirde ne yaparım? Nasıl anlatayım bu şehri sana içinde sen olmayınca? Senle birlikte anlamlarını terk etti sözcükler. Sen yoksan gözlerim yok. Dilim lal, duyularım tepkisiz. Hiç bir şey kalmadı aklımda birlikte yaşadığımıza dair. Bu kent hangi kent, ben hangi ben? Acının başkentinde kim bilecek beni? Kim güldürecek yüzümü şimdi?”

Ağaç dile geldi, dedi ki ona:

“Kendine acıma. İnsana bağlanma, toprağa bağlan!”

Cevap verdi ağaca:

“Aşk olmadan yaşanır mı? Hem kentin içinde toprak mı kaldı bağlanacak?”

Ağaç dedi:

“Aşk her yerde. Sen kök salacağın bir yer bul. Vazgeçme. İnatla tutun yaşama, aşk inada boyun eğer.”

O dedi ki:

“Ben artık şehirde yaşayamam. Şehirle aramıza bir mesafe girdi. Suç kimd? Şehirde mi, bende mi, bilmiyorum. Hiç hatırlamıyorum, önce hangimiz uzaklaştık birbirimizden? Araya bir soğukluk girdi işte.”

Ağaç son sözünü söyledi:

“Bulduğun her karış toprağa ağaç dik. Şehirden kaçamazsın. Sen de bir ağaç ol ki orman olsun şehir. Köklerini toprağa sal, kolların gökyüzünü kucaklasın. Aşıklar gelip gölgende otursun. Yaşamak aşktır, toprağa kök salmaktır.”

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın