Siz yoksa “kurtarıcı mısınız”?

Daha önce de yazdım…

Yine yazacağım, döne döne de söylemeye devam edeceğim.

Bir kere daha en başında “bir iş” becerecek muhteremler “kurtarıcı” rolüne soyundu mu, aman dikkat! Zira memleketimizde Atatürk’ten sonra “kurtarma” adına gelenlerin “önce” neleri ve kimleri “kurtardıkları” biliniyor. Yazılmasa da biliniyor, söylenmese de biliniyor.

Düşünün şimdi…

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde değil mi İzmir?

Hopppaaa! Kuşkun mu var? Asla!

Peki Kemeraltı?

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki İzmir vilayetinde bir yer değil mi?

Peki, Kemeraltı’nı kimden, neden “kurtaracaksınız” efendiler?

İsmi bende saklı ve vazgeçemeyeceğim bir Kemeraltılı dostum aradı Cuma günü… Selamlaşma muhabbetinden sonra “kurban olayım” dedi “Allah aşkına, çoluğunun çocuğunun aşkına uğraşma bu Kemeraltı ile?”

Şaşırdım…

“Ne demek şimdi bu?” dedim. “Bildiğin gibi değil” dedi…

O kadar…

“Bildiğim ve bilmediğim nedir acaba?” diye düşündüm bir gün boyunca…

Sonra da Cumartesi oturdum yazmaya, okuyan da okumayan da sağ olsun.

“Kemeraltı’nı kurtarma” adına yola çıktı Sıtkı Şükürer ve bilmem kaç tane iş adamı.

Daha önce yine Kent-Yaşam’da yazmıştım, hatta Kemal Çolakoğlu ve Uğur Yüce ile hem e-posta hem de telefon görüşmesi yapmış, ayrıntıları görüşmek için sözleşmiştim. Lakin nasip olmadı…

Defalarca yazdım…

Sıtkı Şükürer’den zerre kadar hoşlanmıyorum. Ama onun özgürlüğünü kendi özgürlüğüm gibi savunurum. Ne düşmanlığım var ne de kinim. Kin tutmam, zira yaradıldığının farkında bir insanım! Her insan gibi de hatalarım var! Ama o kibir denen şeytan oyununa girmem, girenleri de Allah’ın ıslahına havale ederim. Sıtkı Beyi de Allah ıslah etsin, ne diyeyim!

Daha Sıtkı Bey “ortalarda yokken” ben Kemeraltı için yazıp söylüyordum!

Kesintisiz 10 yıldır ki tarih 8 Nisan 2002’yi gösterdiğinde “Sabah Resimleri” başlamıştı İzmir’de ve ana gündem döne dolaşa hap Kemeraltı olmuştu. Erdal İzgi, Mehmet Ali Susam, Halil Tataş, Ekrem Demirtaş ve daha kimler, iyi hatırlar. Rahmeti bol olsun, Ahmet Piriştina ile de Kemeraltı konusunda birkaç kez muhatap olmuştum.

Cuma günü Milliyet Ege’de Erol Yaraş abimizin yazısını da okuyunca “ama yeter” diyesim geldi!

2002’de Kemeraltı’nın has evlatları Necati Ortabaş, Mehmet Gülaylar, Semih Girgin, Uğur Yelekli, Rıza Evcim ve Kemeraltı’nın başka evlatları, gidişteki yanlışları fiilen yaşadıklarından bir dernek kurmuşlardı. Şimdi Hasan Ceylan’ın başkanı olduğu derneğin kurucu başkanı Necati Ortabaş’tı.

O zamanlar Aydın Bilgin’in Haber Ekspres Gazetesi’nde yazıyor, İzmir TV’de de sabah programı yapıyordum. O derneğin kuruluş amacını, Sıtkı Bey ve arkadaşları kusura bakmasın benim kadar bilemez. Hatta şu anda muhatap oldukları bazı saygın meslektaşlarım da bilemez! Çünkü Kemeraltı’nın yolunu bilmiyorlar, büyük alışveriş merkezlerinin ekonomiye katkılarını analiz ediyorlardı!

Şimdi olan bitene bakınca düşünmüyor değilim.

Acaba “gizli organizasyonlar” Kemeraltı “kurtarıcı” beklesin diye mi 10 yıldır bu tarihe gözünü kulağını kapadı?

Babam bir deri işçisiydi. Kemeraltı bizim için sadece alışveriş ettiğimiz yerdi. Büyüdükçe Kemeraltı ruhunu da öğrendim.

Kemeraltı demek İzmir’di çünkü! Kemeraltı demek İzmir’i yaşamaktı çünkü!

Fakat çocuklukları Kemeraltı’ında “işyeri sahibinin oğlu, kızı” olarak geçen bugünün kocaman adamlarının 10 yıl boyunca babalarının soluk alıp verdiği Kemeraltı’nın çığlıklarını nasıl duymadıklarını anlamış değildim!

Kemeraltı’nı bugün “kurtaracaklarını” söyleyenlerin, son 10 yılın da analizini yapmaları, İzmir’de mevki makam sahibi oldukları halde neden “kurtarmak” için 10 yıl beklediklerini açıklamaları gerekiyor.

Geçtiğimiz günlerde medyacılarla yemek yemiş “kurtarıcılar”…

Lakin neden bu yemeği “kurtaracakları” yerde yememişler acaba?

O yemekte neler konuşuldu, kim kime ne dedi, nasıl bitti, bilmiyorum.

Fakat medyaya yansıyan haber ve yorumlar, kaygımı ziyadesiyle arttırdı!

Yoksa istemez miyim Kemeraltı’nın Forum gibi olmasını?

Fakat ortaya konan hedef bana “bize göre” değili söyletiyor, alınan alkışları da anlamış değilim.

İzmir’de son yıllarda kötü bir alışkanlık doğdu.

Birileri çıkıp, İzmir’in bir yerlerini sürekli olarak başka memleketlerin başka yerlerine benzetmeyi istiyor. Bilmem ne bulvarı, bilmem ne caddesi, bilmem ne meydanı, bilmem ne müzesi gibi…

Bu nedir Allah aşkına?

Söyleyeyim, Osmanlı batarken bazıları çıkış yolu için “Batıcılık” icat etmiş, sürekli her alanda “Batı’da ne varsa bizde de olsun” anlayışını pompalarlarmış bu Batı’nın oynattığı aydınlar…

Hiç farkı yok hiç…

Kemeraltı’nın nasıl bir sosyal yaşam ortaklığına sahip olduğunu anlayamayanların, dolaştıkları ecnebi memleketlerinde gördüklerine karşı duydukları tipik bir kompleks bu sadece!

Oysa Kemeraltı’nın o adeta katledilmiş otantikliğini, aile büyüklerine sorsalar daha farklı bir cazibe merkezi oluşturacaklar ama bence “hedef” başka…

Bu proje 20 yılda olacakmış!

Şaka gibi… Ne olacak 20 yılda ne?

Bu soruya yanıt vermeyeceğim, adeta oyuncak gibi görüyorlar Kemeraltı’nı, canımı sıkan da o zaten…

Size gelecek yazıda Bosna’daki Başçarşı’yı yazacağım, bazı fotoğraflar göstereceğim. Neden Kemeraltı için Başçarşı örneği araştırılmadı acaba?

“Kurtarıcılar” samimi gelmiyor bana!

Özellikle de “ön plandaki” Sıtkı Efendi ve birkaç kişi! Kemeraltı sadece “maddi” bir yer değil ama bu muhteremler buraya böyle bakıyor. Bir araya gelen sermaye sahipleri içinde ölünceye dek saygı duyacağım, asla zarar gelsin istemediğim canlar var, onlar ne düşünüyor merak ediyorum.

Şimdi birkaç saptama ve soru!

Kemeraltı’ndaki yozlaşma Salepçioğlu İş Merkezi’nin yapımıyla başladı, Kemeraltı’nın “içine eden” o yapının akıbeti ne olacak acaba?

Konak Meydan düzenlenmesi Kemeraltı için ikinci büyük darbeydi, meydanla ilgili “kurtarıcıların” bir düşüncesi oluştu mu, yoksa o da 20 yıl içinde mi oluşacak acaba?

Vali Yusuf Ziya Göksu ile başlayan asayiş sorunu hala ve artarak devam ediyor, Kemeraltı’nda “kurtarılmış bölgeler” olduğu doğru. Bunu Emniyet de biliyor. Lakin bir şey yapılmamasının altında acaba “ulusal güvenlikle” alakalı bir şeyler mi var?

Kemeraltı içinde harap olmuş Musevi ibadethaneleri için son 10 yıldır kılını kıpırdatmayan Yahudiler neden “şimdi” harekete geçti? “Kurtarıcıların” arasında Kemeraltı ile alakalı İsrail ziyareti yapan oldu mu? Yoksa İzmir’deki Yahudi cemaati, yükselen Sabetaycı faaliyetlere sabrı taştığı için mi ortaya çıktı?

İzmir’deki Vakıflar İdaresi, özellikle Türk İslam eserlerin çar çur edilmesini sadece seyrettiği halde neden birden bire Kemeraltı için ayılıp bayılmaya başladı? Yoksa güzelim sebili, abuk sabuk bir şerbetçi haline getirilmesine mi vicdan yaptı? İyi de tarihi yok eden Vakıflar değil mi?

Kemeraltı İzmir Valiliği ve İzmir Emniyet Müdürlüğü binalarının arka sokakları, üstelik Kemeraltı’nda bir de tarihi Kemeraltı Karakolu var! Hep düşünürüm, acaba o karakol kendini “müze” olarak mı görüyor diye? Son 10 yıldır Kemeraltı’ndaki el değiştirmeler, kavgalar, işporta organizasyonları nasıl oluyor da vali ve emniyet müdürlerini ilgilendirmiyor? Yoksa onlar da “kurtarıcı mı” bekliyordu?

Ya belediyeler?

Büyükşehir ve Konak belediyeleri?

Yahu insaf! O dernek kurulduğundan beri hangi isteklerini uyguladınız doğru düzgün de şimdi siz de “kurtarıcıların” yanında saf tuttunuz? Ya Esnaf Birliği, Ticaret Odası?

Kemeraltı Esnaf Derneği üzerinden hâkimiyet savaşı yapan Esnaf Birliği, Ticaret Odası, belediyeler şimdi “kuzu” gibi kurtarıcı olmuşlar. Hayırlısı bakalım!

Ve “özel kurtarıcı” Sıtkı Şükürer!

Sıtkı Bey’in şu son 10 yılda nereden nereye geldiği elbet bir gün dikkat çeker! Ancak Hürriyet Ege’de son yazılarındaki bazı ırkçı, ayrımcı, bölücü vurgularının Kemeraltı ile bir ilgisi var mı yok mu? Acaba muhterem kurtarıcı Sıtkı Efendi, Kemeraltı’ndaki “kurtarılmış bölgelerle” bir ilişki içinde mi?

Ben sadece gazeteciyim.

Açıkça yazarım, açıkça konuşurum. Umarım ki Sıtkı Bey ve arkadaşları da başka yollara tevessül etmezler, iletişimin insani yoluna girerler. Tabii gerçekten hedefleri insaniyse! Yerim belli, yurdum belli, kimliğim belli! Ve rızkın sadece Allah’tan geldiğine, kendini bu dünyada “büyük” gören kullarının dahi küçük vesileler olduklarına iman ettim!

Ve ne olur ne olmaz, siz sevgili okurlarımı Allah’a emanet ediyorum!

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın