Basın emekçisi Tarık Sarı romanından…

Hürriyet Gazetesi’nin 3 Ocak Pazar günkü Ege ekinin altıncı sayfasında “Ormanda yaşa, Tarık Sarı” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazının yanında merhum Tarık Sarı ile çekildiğimiz bir fotoğrafa da yer verildi. Hüzünlendim. Gülerek poz verdiğimiz bu fotoğrafımız ibret ve derslerle doluydu, anlayabilene…

1996 senesinde Yeni Asır Gazetesi çalışanları olarak poz verdiğimiz “Geçmiş zaman olur ki” başlıklı bu fotoğrafta soldan sağa bendeniz Alaattin Gürırmak, Bülent Tavlı, sözünü ettiğim yazıyı kaleme alan Yaşar Aksoy, Faik Kalkan, alt sırada İsmail Gökmen, Yaşar Eyice ve trafik kazasında şehit verdiğimiz merhum İsmail Tarık Sarı görülüyor…

Bu fotoğraf o yıl Bornova Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olan gazeteci arkadaşımız Ahmet Aydın tarafından, benim fotoğraf makinamla çekilmişti… Bu fotoğrafta gözlerim yumuk çıkmışım. Fotoğraf altında “… her zaman ayakta uyuyan Simavlı Alaattin Gürırmak” diye yazılmasını yadırgadığım fotoğrafı görünce yıllar öncesine gittim.

***

“İzmir basınında en iyi tanıdığın üç gazetecinin yaşam öyküsünü yaz” deseler 1988 senesinde kötü hastalığa teslim olan Akın Simav ağabeyim en başta gelirdi. Onu 2007 yılında, 94 yaşında huzur evinde yaşamını yitiren şeyhül muhabirin ünvanlı, 70 yıl aralıksız muhabirlik yapmış Rauf Lütfü Aksungur izlerdi. Ve tabii 10 Eylül 2006 günü Çeşme’den görevden dönerken trafik canavarına şehit verdiğimiz, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yaptığım, Simavlı hemşehrim İsmail Tarık Sarı…

***

Tarık Sarı’yla vefatından bir gün önce Alsancak’ta Sevgi Yolu’nda karşılaşmıştım. O meşhur kırmızı motorsikleti üzerinde sevgili köpeği Linda da olduğu halde selamlaşmıştık. Sinemacı Oğuz Makal’ın onun yaşamını konu alan “Kumdan kaleler yapmak” adıyla bir sinema filmi çektiğini söylemiş, “Unutma senin son 20 – 25 yılında benimle de birçok hatıran bulunuyor, küçük bir rol de bana verin” demiştim. “Niye olmasın hemşehrim, Oğuz Hoca’ya söyleyeyim” şeklinde cevap vermişti.

Ertesi gün Çeşme yolundan kara haberini aldık. Cenab-ı Allah’tan ona rahmet diliyorum, Basın emekçisi Tarık Ağabeyim ışıklar içinde yatsın…

***

11 Eylül 2006 Pazartesi günü Alsancak Hocazade Camisi avlusundaki cenaze merasimi boyunca ekmek teknesi Nikon fotoğraf makinası tabutunun üzerine konmuştu. Bir web sitesinde bu fotoğraf makinasının arkadaşları tarafından bir süre önce satılığa çıkarıldığı, taliplilerin eşi Emel Hanım’ın telefonuna müracaat etmeleri duyuruluyordu.

Bu duyuruyu okuduğumda tekrar üzüldüm, hüzünlendim. Aklıma Tarık Sarı ağabeyin vefatından bir yıl kadar öncesinde iş stresinden kalp krizi geçirdiği, acilen bir özel hastaneye getirilip yatırılışı geliverdi. Çalıştığı iş yerinde sigortalı değildi ve az kalsın ölüyordu… İzmir’in anıt adamlarından, vefa insanı İzmir’i Sevenler Platformu Başkanı Sancar Maruflu ağabeyin iki İzmirli iş adamından bulup buluşturduğu, alıp hastaneye yetiştirdiği parayla tekrar yaşama döndüğünü biliyor muydunuz?

Bu olayı anımsarken, 26 yıl fikren ve bedenen emek verdiğim İzmir basınında sigortasız çalıştırıldığımdan ötürü bir türlü emekliliği hak edemediğim aklıma geldi, kederlendim…

***

Rahmetli hemşehrim ve mesai arkadaşım Tarık Sarı’ya anılarını bir kitapta toplamasını hep ben öğütlemiştim. O da “Bendeniz Tarık Sarı” adını vereceği albüm kitabınının baskısına sponsor bulamadığı için yayımlanmasını sürekli ertelemişti. Bu kitabın baskısını vefatından sonra Magazin Gazetecileri Derneği’nden arkadaşları Mehmet Kurt ve Yusuf Çınar sağladı. Magazin gazeteciliğinin ustası Mehmet Karabel’in editörlüğünde bastılan kitap bir kokteylle okurlarla buluştu.

Oğuz Makal’ın Tarık Sarı’nın hayatını konu alan “Kumdan Kaleler yapmak” filminin çekimleri yapılıyordu. Basın emekçisi Tarık Sarı’nın vefatından bir hafta kadar sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin aldığı bir kararla, film çekimlerinin kesintiye uğramadan tamamlanması için 40 milyar lira ayrıldığını gazete haberlerinden okuduk.

Simavlı bir hemşehrim cenaze günü Alsancak Hocazade Camisi avlusunda Tarık Sarı için gönderilen yüzlerce taziye çelengine ve kalabalığa bakarak bana, “Tarık Sarı böyle bir cenaze töreniyle uğurlanacağını hayatta iken aklından geçirebilir miydi?” diye sordu. Aklıma Tarık Ağabeyimin İkiçeşmelik yokuşu Agora Sokağı’ndaki küçük fotoğrafçı dükkanında işten atıldığımız dönemlerde zeytin ekmek bir de sıcak çayla karnımızı doyurduğumuz günler geldi.

Geçen dönem Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran’ın ilçesindeki bir sokağa Tarık Sarı’nın adını verdirmesini saygıyla karşılıyorum. Ancak aynı inceliği, vefayı Konak Belediyesi’nden beklemiştim, ama unutuldu… Bu şehre hiç bir katkısı olmayan bir gazetecinin adı Alsancak’ın en uzun sokağına çaktırmadan verilirken, İzmir’e, Konak’a yüzlerce katkısı olan basın emekçisi Tarık Sarı’nın dükkanın yer aldığı Agora’daki 816 Sokak’ın isminin değiştirilmesi akla gelmedi. Yeni Konak Belediye Başkanımız, meslekdaşımız Sayın Hakan Tartan’ın bu eksikliği tamamlamasını diliyorum.

Sağlıcakla kalın….

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın