İltifat marifete bağlı

BİR;
Üniversiteli gencin cebine katkı.
İKİ;
Sosyal dayanışma gereği.
ÜÇ;
Eğitimde başarıya teşvik.
DÖRT;
Dar ve sabit gelirli aileye destek.
BEŞ;
Rahmetli Başkan’ın büyük çaba verdiği proje.

Bu denli yüksek değerleri içeren konunun takipçisi ve savunucusu olunmaz mı?
Okuduğunuz satırlar bu amaçla kaleme alınmıştır.

***

Dünya Üniversitelerarası Spor Oyunlarının gündeme gelmesiyle birlikte, İzmir’de sayıları her geçen yıl artan üniversiteli gençler arasında “becerili, çalışkan, çağdaş, laik ve ihtiyaç sahibi” olanları sosyal bir proje kapsamında bir araya getirmek, hem ileriye yönelik meslekleriyle ilgili iş olanaklarını yaratmak ve de “karınca kaderince” harçlık vermek planlandı.
İzmir’in önde gelen işadamları anımsarlar, Rahmetli Başkan Piriştina tek tek dolaşarak düşüncesini aktardı, fikirlerini aldı ve havuzda fon oluşması için yardım istedi.
Zamanın toplantı tutanak ve katılanların imzaları bende mevcuttur.
Ama olmadı, daha doğrusu sonucu göremeden ayrıldı.
Birçok projesinde olduğu gibi.

***

Yeni belediye yönetimi “hakkın teslimi” anlayışı ve derin düşüncesiyle oluşturulan ama uygulamaya geçilemeyen projeyi “Ahmet Piriştina Eğitim Yardımı Sandığı Bursu” olarak isimlendirdi.
Sahiden bu projeye bir taç gibi yakıştı.
Ne yazık ki, sebebi sizlerin yorumunda olsun bir türlü organize edilemedi.
Sıcak- soğuk, yağmur- çamur dinlemeyen binlerce öğrenci, sabahın erken saatlerinde belediye kapısına yığıldı, tarihi saat kulesini iki tur çevirerek başvuru formu verebilmek için bekledi.
Hâlbuki bu formu her ilçede İZSU vezneleri bile kabul eder, çile yaşanmazdı.
Ayda 100YTL’lik, 9 aylık burs böyle başladı.

***

2004’den bu yana burs verilen öğrenci sayısı, söylemlere göre yılda 10 binden aşağı düşmedi.
Nitekim üstgeçitlere asılan naylon pankartlarda yazılan da aynısıydı.
“Her yıl 10 bin öğrenciye burs veriyoruz”…
Merakla gerçek araştırıldığında, maalesef rakamın yazıldığı gibi olmadığı ortaya çıktı.
Bu cümle http://www.izmir.bel.tr alan adlı web sitesinin burs bölümünde belediyenin en yetkilisi açıklamasıyla doğrulanıyor.
Deniyor ki;
2004- 2005 döneminden başlayarak bugüne kadar 15 bin 437 öğrenciye burs verilmiştir.
Yani yılda 5 bin civarında. Zaten ayrıntılı döküm verilmiş.
Tabii sorun, kaç öğrenciye verildi-verilmedi değil.

***

Konumuz, bursların neden sağlıklı verilemediği.
100 YTL de olsa bunu almak için aybaşını bekleyen gençlerin mağduriyeti.
Her gün telefon açarak veya giderek bursların akıbetini sormaları, boynu bükük ayrılmaları.
Biliyorsunuz, 2007’de bir “burs skandalı” yaşandı, ödemeler durduruldu. Sözde soruşturma açıldı, iki öğrenci yakalandı, bir bürokrat sorumluluğu aldı, istifasını verdi, gitti, olay bitti.
Haziran’dan sonra olay her yönlü durdu.
Şimdi 2008 bursları dağıtılacak.
Başvurular 14 Aralık’ta sona erdi, vaat Ocak’ta hak sahiplerinin belirlenmesinden sonra paranın hesaba yatırılacağı şeklinde.
Görüldüğü kadarıyla yine belirsizlikler ve sorumluluk alınmayışından ötürü karmaşa yaşanıyor.
Bu nedenle “…tarihte şu isimlerden oluşacak komisyon belirleyecek, … tarihinden itibaren de yatırılacak” denemiyor.
Gelelim lafın başına.
Böylesi bir olayın takipçisi, savunucusu olunmaz mı?
Yaptığımız budur.
Aksi düşünce olsa, “40 yılda yapılamayanları 5 yılda bitirdik” sözüne itiraz edilir, “Önce bursları dağıtın” denilirdi.

***

Kent-Yaşam yazarı Erdal İzgi’nin sitemizde yayınlanan tüm yazılarına buradan ulaşabilirsiniz ©

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın