Yüklendim diyorum, çünkü gerçekten çok ağır geldi bana.
Gerçi işin uzmanları aksini söylüyor ama ben ileriye dönük planlar yapmam pek. Belli ilkelerim vardır; o çerçevede yaşamaya, çalışmaya özen gösteririm. Ama şunu da olayım, bunu da olayım gibi isteklerim, hele hırslarım hiç yoktur. Olanı da anlamam!
2006 için de yok tabii ki… Sağlık, huzur ve barış dışında elbette…
Bu yüzden bu küçük masa takviminin bu kadar ağır gelmesine şaşırdım doğrusu.
2006’dan ben bir şey beklemediğime göre acaba o mu benden bir şeyler bekliyor?
Dur bakalım; daha çok erken. Yeni yeni tanışıyoruz. Zamanla çıkar kokusu!
2005 masa takvimini diğerlerinin arasına kaldırıp yenisini koyarken, bir yandan da bu hafta ne yazayım diye düşünüyordum. Genelde -sanki yıllardır yapıyormuşum gibi!- sabah yolda gelirken yazacağım konuyu belirler, hatta cümleleri oluştururum kafamda.
Bu sabah öyle olmadı!
Elimdeki masa takviminin ağırlığından ve evde öksürükler içinde bıraktığım kızımdan başka bir şey düşünemedim doğrusu.
Çetin Altan’dı değil mi “Bugün canım yazı yazmak istemiyor” deyip, köşesini boş bırakan?
Biliyorum sevgili editörüm, haddime düşmez böyle bir şey yapmak ama gerçekten canım bir şey yazmak istemiyor.
Boşuna uzatıp, vaktinizi almayayım!
Hepinize sevdiklerinizle beraber, sağlıklı, iyi yıllar!
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.