Yeni Asır’da Alyanak yangını!

Efsane başkan son yolculuğuna uğurlandı.
İzmir’in her attığı adımı, her yaptığı icraatı olay olan koca reisiydi İhsan Alyanak
Bizim kuşaklar onun ne derece “iş bitirici” ve “Sonuç alıcı” bir başkan olduğunu biliyordu.
Şu anda evimizde çeşmelerimizden sağlıklı bir şekilde su akıyorsa, bu onun kente kattığı bir çağdaşlıktı.
Balçova’da kuyulardan su çektiğimiz yılları bilirim, hani o her yerin mandalin bahçesi olduğu ve Ata Caddesi’ni baştan başa bahçeli evlerin sardığı o güzel zamanları.
İşte o zamanların adamıydı İhsan Alyanak.
Cenazesindeki “akbabalar”ı es geçerek söyleyeceğimi söyleyeyim ben en iyisi.
Yeni Asır çok uğraşırdı onunla.
O, günümüzün İzmir’i yönetmeye aday pek çok ismi ve başkan sıfatlı pek çok şahsı gibi, medya baronlarına kendilerini cilalatma derdinde değildi.
Ölümünün ardından Yeni Asır’ın onu “Boksör İhsan” başlığıyla anmasının arkasında, yıllar öncesinde “Alyanak’tan yedikleri yumruk”ların etkisi çoktu.
Hatta bir keresinde, “Halkçı Başkan” Alyanak’ı her zamanki gibi yerden yere vuran bir başlık atmıştı Yeni Asır.
Büyük bir yangın çıkmış, bu yangında görevli bir itfaiye görevlisi ölmüştü.
Yeni Asır bu olay üzerinden İhsan Alyanak’ı “tepelemek” derdiyle, “saldırgan” bir başlıkla çıkmıştı.
Haberde; İzmir İtfaiyesi’ne de “ihbara itibar etmediği” yönünde giydirme birkaç cümle sokuşturulmuştu.
Basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmek imkansızdı o haberi.
O günün akşamında bir baktık ki, İzmir İtfaiyesi Yeni Asır’a hortumlarla girmişti, hem de açık, tazyikli hortumlarla!…
Yeni Asır’ın girişi, yazı işleri ve haber merkezi bölümleri dahil her yeri sular altında kalmıştı…
İtfaiyeciler, kendilerine tepki gösteren bazı Yeni Asır yöneticilerine “Yeni Asır yanıyor diye ihbar aldık geldik! Gelmeyelim de ne yapalım!” yanıtını vermişlerdi.
Nitekim Rahmetli Alyanak da itfaiyecilerden bir süre sonra binaya gelmiş, yöneticilere “Geçmiş olsun” demişti.
Gazete yöneticileri yine tepki gösterince, “Ne yani, ihbarı dikkate almasa mıydık?” demişti o keskin gülümsemesiyle.
Kısaca boşuna “boksör” demezlerdi ona.
Yumruğu sert olurdu.
Kroşenin etkisi kalıcıydı.
O kroşenin acısı, Yeni Asır’ın önceki haftaki başlığının da ortaya koyduğunu gibi, kaç yıl sonra etkisini sürdürüyordu.
Şimdinin başkanları ise, günümüz medya baronlarına “sakal-ı şerif muamelesi” yapıyorlar.
Yüzlerini sürmeden, adım atmıyorlar.
Ondan “koca başkan” demişlerdi İhsan Alyanak’a zaten…

***

CHP eski Milletvekili Ali Rıza Bodur’un anısından hareketle ne güzel anlatmıştı Melih Aşık Milliyet’teki köşesinde Koca Başkan’ı.
“Belediye başkanlığı görevi sona erdikten sonra uzun süre hastalıklarla uğraştı. Tek geliri emekli maaşı olmasına karşın kimsenin yardımını kabul etmedi. 1995 yılında yine hastaneye kaldırılmıştı.
Yurtdışında tedavisi gerekiyordu, ama bunu karşılayacak parası yoktu. O sırada Hikmet Çetin SHP Genel Başkanı ve bakandı.
Çetin bana (Ali Rıza Bodur), İhsan Bey’e söyle, kendisine Başbakanlık danışmanlığı gibi bir görev verelim, böylece o statüden yurtdışında tedavisini sağlayayım, dedi. Hastaneye gittim cümlelerimi bile tamamlamama izin vermedi:
– Param kadar tedavi olurum, olmadı ülkemde ölürüm, dedi.
Daha sonraki yıllarda da bu tür yardımları kabil etmedi. Halktan biri gibi yaşadı, fakir öldü…”
İşte bu anı bile, kurumlarını tuzu kuru danışmanlarla dolduran bugünün bazı isimlerinin kulaklarına küpe olur belki.
Bu şehir, bu saatten sonra biraz zor yeni “efsane başkanlara” sahip olur.
Hepinize iyi haftalar…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın