Verem hala korkutucu bir hastalık

Ülkemizde her yıl Ocak ayının ilk Pazar gününden başlayan hafta “Veremle Savaş Haftası” olarak biliniyor. Hafta boyunca, toplumun bu insanlık tarihi kadar eski hastalığa ilişkin uyarılması, bilinçlendirilmesi amaçlanıyor.

İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Programı Şubesi İzmir Tüberküloz İl Koordinatörü Dr. Mert Aydın, hastalığın bugün görülme oranının geçmiş yıllara göre azaldığını ancak mikrobun ilaçlara daha dirençli hale geldiğini belirtiyor. Dr. Aydın, normalde 6-9 aylık bir tedaviyle iyileşebilen ve maliyeti 100-120 dolar olan hastalığın tedavi edilemezse ayda 1500 dolara kadar çıkabilen bir maliyeti olduğuna dikkat çekiyor.

Tüberküloz İl Koordinatörü Dr. Mert Aydın, İzmir’de sayıları her geçen gün artan Suriyeli hastaların izlenmesinin ise hareketlilikleri nedeniyle zor olduğunu dile getiriyor. İzmir’de 2015 yılı verilerine göre kayıtlı 42 Suriyeli verem hastası olduğunu belirten Dr. Aydın, “En büyük sıkıntı hareketli olmaları, hastaları takip etmekte zorlanıyoruz. Hastalara ulaştığımızda da dil sorunu karşımıza çıkıyor, anlaşmak sorun oluyor” diye konuşuyor.

İzmir’in veremle savaşı

İzmir’de 2015 rakamlarına verem savaş dispanserlerine kayıtlı 689 hasta bulunuyor. İzmir Tüberküloz İl Koordinatörü Dr. Mert Aydın, hastalık mikrobu taşıyan kişilerin de takibe alındığını 2015 rakamlarına göre 1221 kişiye koruma tedavisi uygulandığını anlatıyor. Tamamen ücretsiz olarak yapılan verem savaş tedavisinde 2006 yılından bu yana doğrudan gözetim yöntemi uygulanıyor. İlaçlar, hastalara bir personelin gözetiminde kayıtla veriliyor.

İzmir veremle mücadele konusunda önemli sağlık olanakları bulunan şanslı kentlerden biri. Sağlık Bakanlığı, nüfusu 500 bini geçen illerde verem savaş dispanseri kurulmasını öngörüyor. İzmir kent merkezinde sekiz, ilçelerde dört verem savaş dispanseri bulunuyor. İzmir’deki dispanserlerde 100 personel çalışırken bu dispanserler Kahramanlar, Konak, Karşıyaka, Bornova, Eşrefpaşa, Çiğli, Buca, Balçova, Bergama, Ödemiş, Tire ve Torbalı’da hizmet veriyor.

Röntgen çekilebilen, balgam tahlili yapılabilen bu dispanserlerin yanında Türkiye’de bulunan dört referans hastaneden biri de İzmir’de bulunuyor. Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 54 yataklı tüberküloz kliniği ve bir tüberküloz polikliniği ile hizmet veriyor. Dr. Mert Aydın, Kuzey Kamu Hastaneleri sınırlarındaki hastane için, “54 hasta yatağından sekiz tanesi dirençli hastalar için. Bu yatakların neredeyse hepsini dolduruyoruz. Çanakkale’den Konya’ya Isparta’dan Burdur’a hastalarımız var. Bazen tedavi süresi aylarca sürebiliyor” diyor.

Solunum yoluyla bulaşıyor

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Tüberküloz Daire Başkanlığı verilerine göre ülkemizde 2015 yılı için toplam veremli hasta sayısı 12 bin 772. Aynı istatistiki bilgilere göre bu rakamın yüzde 56’sını erkekler, yüzde 44’ünü kadınlar oluşturuyor. Solunum yoluyla bulaşan, tedavi edilmezse ölümcül olabilen veremle ilgili kayıtlara göre her yıl yaklaşık 13 bin kişi verem hastalığına yakalanıyor. Nüfusun 10-15 milyonunun verem mikrobu taşıdığı tahmin edilen Türkiye’de, bu hastalık gelişmiş ülkelere göre daha fazla görülüyor.

Tedavi olmayan bir verem hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiye hastalık bulaştırdığı biliniyor. Toplumu tehdit eden ve bulaşıcı bir hastalık olan veremden korunmanın en etkili yolu ise, verem hastalarının erkenden bulunması ve ilaçların düzenli kullanılarak tedavi edilmesi. Veremle savaş için bebeklere iki aydan başlayarak koruyucu verem aşısı yapılıyor. Dr. Mert Aydın, aşının geçmiş yıllarda olduğu gibi artık ilkokul çağında yapılmadığını çünkü 6 yaştan sonra erişkin çağı veremine karşı koruyuculuğunun kalmadığının anlaşıldığını belirtiyor.

Dr. Behçet Uz İzmir’in şansı

İzmir veremle mücadele konusunda ilklerin gerçekleştiği kentlerden biri. Bir dönem Sağlık Bakanlığı da yapan İzmir’in efsane belediye başkanlarından Dr. Behçet Uz çabalarıyla veremle savaşta İzmir’i farklı bir noktaya taşımış. Atatürk’ün 1923’teki Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmasında veremle savaş konusuna değinmesinin ardından, Dr. Uz’un 18 arkadaşıyla birlikte 18 Şubat 1923 yılında kurduğu Veremle Mücadele Cemiyeti (bugünkü adıyla İzmir Verem Savaş Derneği) bugün Konak’ta Birinci Beyler Sokağı’ndaki idari binasında hizmet vermeye devam ediyor.

Türk Toraks Derneği’nin yayınladığı Tüberküloz kitabında 1924 yılında İzmir’de Sahil Sıhhiye Teşkilatı’na ait bir tecrithanenin Belediyeye devredilerek 50 yataklı bir “Emrazı Sariye ve İstilaiye Hastanesi” haline getirildiği, bu kuruluşun bugünkü İzmir Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin temelini oluşturduğu bilgisi yer alıyor.

Yine kitaptan edindiğimiz bilgiye göre, veremle savaş için dernekler çıkarttıkları dergilerle, afişler, el ilanları ve filmlerle halkı aydınlatmaya çalışmış. İzmir Verem Savaş Derneği de 1924-1927 yılları arasında halkı verem konusunda aydınlatmaya çalışan Cidal adlı bir dergi çıkarmış. Dr. Behçet Uz’un yaşamını anlatan “Atatürk’ün İzmir’i – Bir kentin yeniden doğuşu” adlı kitapta Dr. Uz’un, Sıhhiye Derneği adına “Sıhhiye” isimli bir dergi yayımladığı ve veremle mücadelenin yöntemlerini anlattığı da dile getiriliyor.

93 yıllık dernek

Veremle mücadelede ilk kurulan derneklerden biri 1923’de Dr. Uz’un girişimiyle kapılarını açan İzmir Verem Savaş Derneği. Dernek, Birinci Beyler’deki dispanserin yanı sıra Karşıyaka’da, Eşrefpaşa’da, Güzelyalı’da dispanserler açmış. Gezici röntgen cihazı alarak okulları, fabrikaları, iş yerlerini taramış. Buca’da bir sanatoryum inşa etmiş. Yamanlar’da 100 yatak kapasiteli bir otel yaptırmış.

İzmir Verem Savaş Derneği Genel Koordinatörü Kudret Güzeloğlu, İzmir’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet veren 12 dispanserle eşgüdüm içinde çalıştıklarını belirtiyor. Ege Bölgesi’nde tüberkülozun binde iki oranıyla en düşük görülen il olduğunu dile getiren Kudret Güzeloğlu, geçmiş yıllarda verem haftasında, hastalığa ilişkin farkındalığı artıran çok daha fazla etkinlik düzenlendiğine dikkat çekiyor.

Emekli olduğu 1994 yılına kadar Sağlık Bakanlığı’nın Verem Savaşı Genel Müdürlüğü’nün her kademesinde çalıştığını belirten Kudret Güzeloğlu, Türkiye’nin dört bir yanında verem aşısı için dolaştıklarını, halkı veremle savaş konusunda eğittiklerini anlatıyor. Güzeloğlu, “Ocak ayının ilk haftası okullara gider, radyolarda programlar yapardık. Her yerde afişler, broşürler dağıtılırdı. Veremi anlatan pullar basılırdı. Şimdi bunlar yok. Oysa veremin bulaşmasını engellemenin en önemli yollarından biri eğitim” diyor.

İzmir’de veremle mücadele etmek amacıyla kurulan ve 93 yıldır hizmet veren dernek ihtiyaç bugün sahibi 389 öğrenciye burs verirken, İzmir’deki Verem Savaş Dispanserleri’nden bildirilen ve verem tedavisi gören yaklaşık 180 kişiye aylık gıda yardımı ile yılda bir defa kömür ve giysi yardımı yapıyor.

Belirtilere dikkat

İki ya da üç haftadan uzun süren öksürük, balgam çıkarma, kanlı balgam, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı, kan tükürmek verem hastalığının belirtileri arasında yer alıyor. Eğer kendinizde verem olduğunu düşünüyorsanız size en yakın Verem Savaş Dispanseri’ne başvurmanız gerekiyor. Ülkemizde verem hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2016 Raporu”na göre dünya genelinde tüberküloz hastalığı halen sık görülen bir hastalık. Dünya genelinde 2015 yılında 10,4 milyon yeni tüberküloz hastası ortaya çıkmış durumda. Tüberküloz, 2015’te dünya genelinde en çok ölüme yol açan 10 nedenden biri. 2015 yılında 1,8 milyon insanın tüberkülozdan yaşamını yitirmiş. Ülkemizde ise yürütülen başarılı kontrol çalışmaları ile tüberküloz hasta sayısı her yıl yaklaşık yüzde 6-7 oranında azalıyor. 2005 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam tüberküloz hasta sayısı 20 bin 535 iken, 2015 yılında bu sayı 12 bin 772’ye düşmüş.


Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın