İnekler üzerine…

İzmir inekleri üzerine yazmayı düşünürken 2007 yılında İstanbul’da gördüğüm inekler üzerine daha önce Akşam Ege’de yazdığım yazıyı anımsadım…

“Beyoğlu’nda ve Levent’te plastikten yapılma inekler gördüm. Aralarında ismi duyulmuş duyulmamış tasarımcılar, inekleri rengârenk boyayıp giydirmişler. Bizim bildiğimiz, Sarıkız, Kınalı, Nazara adlı inekler, sanatçıların elinde “Kaftan”, “Aşkım trende gezer”, Gezgin, Efsane Möö olmuştu. En çok demir kafes içersinde çizgili pijaması, boynunda hapishane numarası asılı mahkûm ineğe üzüldüm. Demek ki onun suçu zaman aşımına uğramamış…

Göbek taşına yatmış, peştemallı, takunyalı, geyik boynuzlu, fırıldaklı, kırmızı gözlüklü, basketbolcu, hörgüçlü, ineklik gururlarıyla oynanmış inekleri İstanbul sokaklarında görünce Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun İstanbul’u anlatan şiirini son dizelerini anımsadım. / Ey benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim…”


Kurulduğu günden bu güne dev memesindeki sütü devamlı çalınan İstanbul’u simgeleyecek hayvan bir inek olabilir miydi?” İzmir inekleri, bana sayıca daha çok, sanatsal ve yaratıcı yönüyle İstanbul ineklerinden daha zayıf göründü…
Yaşar Ürük, birkaç belediyenin dışında yerel yönetimlerin başarısız olduğunu yazdı. Aynen katılıyorum. Bir kaç belediyenin dışında hemen hepsi dökülüyor. Sosyal belediyecilik, şeffaflık, halkçılık, laftan ibaret. Kavga gürültü, çekememezlik, halk yardakçılığı, savurganlık, ne ararsan var. Oy verip seçtiğim insanları eleştirmem garip değil mi?
İyi ki Basmane’de plastik ineklerden yok. Çünkü onlara bakınca kendimi görüyorum…

Related Images:


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir cevap yazın