Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” dediği ama bugün kimsenin “mutlu” olmadığı bir ülkede. Uygur katliamına karşı yazdığım yazı bazılarını sukut-u hayale uğratmış.
Olabilir.
Milliyetçi duygularım kabarmışmış.
Kabaracak tabii ki! Mavi bayraklı Uygur kardeşlerimizin kafasına sıkılan kurşunları görüp de kabarmasın mı?
O duygular değil midir ki, bizi bugün bağımsız bir ülkede yaşatan. Yunan İzmir’i işgal edip, Gazeteci Hasan Tahsin’in kafasına Konak Meydanı’nda kurşun sıkmasaydı, Sakarya’dan, Afyon’dan, İnönü’den ve 9 Eylül’den söz edebilir miydik?
Ne yani Mandacı mı olalım? Maocu mu olalım? Yoksa İngiliz Muhipleri Derneği mi kuralım?
Zaten yeterince ABD yanlısı değil miyiz? İstenen bu mudur? Yıllarca öyle olduk da ne oldu?
Kapitalist sömürdü, sosyalist öldürdü. Ya da tam tersi…
Biraz da milliyetçi olmayı deneyelim? Belki faydası olur?
Yüzyıllar önce boynuna atılan ilmekle, vahşi hayvanlar gibi yakalanıp ABD’ye getirilen Afrikalı siyahlar bile ABD milliyetçisi oldular bugün. Hatta, ABD başkanı bile oldular…
50 eyaletinde binlerce etnik köken, dine mensup vatandaşı bulunan ABD’nin süper güç olmasındaki sır belki de budur. Herkesin önce ABD milliyetçisi olmasıdır. Kim bilir?
Benim milliyetçiliğimde kafatasçılığa yer yok. Türk’ün diğer milletlerden üstünlüğü gibi saçmalıklar yok. Sadece Türkler’in de özgür yaşamaya, bağımsızlığa en az ABD’liler kadar, Çinliler kadar, Rusya, İngiltere kadar hakkı olduğu gerçeği var. Kerkük’te, Batı Trakya’da, Kıbrıs’ta, Bulgaristan’da, Kosova’da, Azerbaycan’da, Kırım’da, Abhazya’da, Çeçenistan’da, Dağıstan’da, Afganistan’da ve Doğu Türkistan’da yüz yıldır akan Türk kanının durdurulması var.
Kısacası, Türklerin de insan olduğunu savunmak var. İnsan muamelesi görmeye hakkı olduğunu anlatmak var.
Türklük üzerinden siyaset yapmak, yapanı desteklemek yok.
Türk olmaktan, Türk’üm demekten utanan bir nesil yetiştirdiler. Hem de yüzyıllardır. Osmanlı’da en önemli teba Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler hatta Araplar’dı.
Türkler hamal, Türkler asker…
Ne oldu? Hepsi bir şekilde arkadan vurdu.
Ya şimdi?
Şimdilerde en mühim tebaa hangisi?
TRT Şeş izleyicileri mi? Yoksa hala aynıları mı? Hangisi olduğunu söyleyemem ama Türkler olmadığını iyi biliyorum.
Bayrak asma, “Türk’üm” deme… Onun yerine halkların kardeşliği martavalına sığın. Ama kardeş bildiklerinden sürekli tokat ye.
Sağa dönüyorsun ABD. Sola bakıyorsun Rusya ve Çin.
Aynı amaçlara hizmet ediyorlar. Türk ve Müslüman kanı döküyorlar.
Türk’ü sağ-sol, alevi-sünni, laik-antilaik, ergenekoncu-anti ergenekoncu gibi suni gerekçelerle önce bölüp, sonra birbirine kırdırıyorlar. Çayın taşı ile çayın kuşunu vuruyorlar…
Hiç düşündünüz mü Türkiye iç sorunlarından neden kurtulamıyor? Tam 90 yıldır…
Kurtulursa etki alanı belli. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar….
Tek devlet, tek bayraktan söz etmiyorum.
Türk Birliği’nden söz ediyorum.
Tam yarım asırdır Avrupa Birliği’nin kapısında “çöpçü” muamelesi gören Türkiye’nin böyle tarihi bir fırsatı olduğundan bahsediyorum.
Geçtiğimiz günlerde basına da yansıyan CIA raporunda olduğu gibi. Bir gün dünyada ABD dışında “süper güç”ten söz edilecekse bunu gerçekleştirecek tek güç Türk’ün elindedir.
Bir elinde İslam bir elinde Türklük.
İşte size dünyanın yarısına hakim olacak bir birliğin sihirli formülü.
Sonuç olarak 92’de Hocalı’daki Azeri katliamı, aynı yıl Bosna’daki Srebrenica katliamı neyse… Benim için Doğu Türkistan’daki Uygur katliamı da odur.
Olaya geniş açıdan bakacakmışım. Dünya’da her yerde katliam oluyormuş.
Yıllarca olaya geniş açıdan baktık. Hitler’in katlettiği Yahudi’ler için ağladık. Yahudi lobinin çektiği Oscar’lı filmlere gişe rekorları kırdırdık da ne oldu?
Hiç kimse olaya bizim açımızdan bakmadı.
Olmayan kitle imha silahlarını bahane ederek Irak’a çöken, on binlerce masumun üzerine aylarca bomba yağdıran, hapse tıkıp insanlık dışı muamele yapan ABD ve yandaşları nerede?
Uygurlar gözümüzün önünde kafalarına tek kurşun sıkılarak toplu halde öldürülüyor.
Hani AB, hani BM?..
Hatta hani TC Hükümeti?..
Yok. Yoklar. Olamazlar da.
Çünkü o ünlü atasözünü unuttuk. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diyen atalarımız uyarmıştı bizleri.
Ama, biz atalarımızın adını anmaktan bile utanır hale geldik.
Ve diyorum ki bugün Uygurlar’a olan yarın bize de olabilir. Çünkü dün bize de oldu? Aynı kaderi yaşamayalım. Aynı delikten defalarca geçmeyelim. Biraz uyanalım.
Kimse hiçbir şey yapmasa da ben yapacağım.
Bugünden itibaren aldığım her şeyin menşe-i şahadetnamesine (Üretim yerini gösterir etiket) bakacağım. Made in China ya da Made-in PRC yazan hiçbir şeyi satın almayacağım. Çin’den ithal edildiğini bildiğim hiçbir ürünü evime ve hayatıma sokmayacağım.
Size de aynısını tavsiye ederim.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.