Patron sana dese ki…

Bir sabah işe gelince patron sana dese ki…

Çalışmandan çok memnunum. Canını dişine takıyorsun. Çok da başarılısın. Gözüm arkada kalmıyor. Keşke senin gibi üç ? beş adamım daha olsa…

Ama biliyorsun ki, piyasa durgun. Kriz ciddi boyutta. Gelir gider dengesi her geçen gün bozuluyor. Ya arkadaşlarının bir bölümünü kapı önüne koyacağız ya da maaşınızı düşüreceğiz,

Ne dersin?

Her halde cevabı en zor verilecek sorulardan biri budur.

Ev kirası, kredi kartı borçları, elektrik, su telefon faturaları, çocukların okul masrafı, arabanın benzin parası…

Cebine giren zaten ucu ucuna yetiyor.

Ama bir de can dostlarınız…

Acınızı, tatlınızı paylaştığınız, omuz omuza verdiğiniz, birlikte ter döktüğünüz mesai arkadaşlarınız…

Eşi, küçücük yavrusu., bakıma muhtaç annesi…..

Peş parasınız kalacaklar…

Yukarısı bıyık, aşağısı sakal…
Kabus gibi bir senaryo…

Ama gerçek… (HT)

Gazetelerde okuyorsunuz, televizyonlara izliyorsunuz.

Koca koca şirketlerde durum böyle…

“Tamam” diye imzayı atmayan, işsiz kalır..

Adı, krizin faturası işçiyle paylaşmak.

Bu gemi yara almadan yüzer mi?
Peki, İzmir’in en büyük işvereni ne yapar?

Yanında 20 bin kişi çalıştıran Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’dan söz ediyorum…

Muhabir arkadaşlara anlatmış.

“Ekonomik kriz derinleşirse, bizde de olabilir. Şu an işçimize verdiğimiz para fazla demek doğru değil ama ülke gerçeklerine göre hareket etmek gerekir. Gemiyi yara almadan yüzdürmeliyiz,”

Sonra tecrübesine vurgu yapıyor:

“Bu memlekette 40 kriz gördüm. Bundan sonra daha dikkatli olmalıyız.”

Arkasından ekliyor:

“Zaman zaman moralim bozuluyor. Sabah çıkıyorum. Neredeyse her karşılaştığım iş talebinde bulunuyor. Aynı şekilde belediyeye geliyorum telefon yağıyor.”

Manzara bu..

Açtım, o meydanlara dökülen “hak verilmez alınır” diye bağıran Türk-İş’e bağlı Belediye İş’ten Zeynel Ersoy’a sordum:

“Ücret indirimine ne dersiniz?”

“Eğer durum çok vahim bir hal alırsa, ekonomi durma noktasına gelirse, herkes kaldırabileceği kadar yükün altında olmalı. İşçi tarafı da fedakarlık etmeli… Daha az para almak, işsiz kalmaktan iyidir.”

Peki, DİSK ne der, DİSK?

Genel İş’ten Saim Geylani net konuştu:

“Bizim için öncelikle olan iş güvencesidir. Dayanışma noktasında, ölçülü çözüm adına başkanın formülünü destekleriz..”

Çaresizliğin çaresi budur.

Tüm bunlar iyi niyetli yaklaşımlar…

Demem o ki,

Emek en yüce değerdir.

Üretimi düşünmeyen her anlayıştan kuşku duyarım,

Yok olmamak için direnen sanayicinin, işverenin yanında dururum,

“Maliyetler düşürülsün, istihdamı teşvik edecek önlemler alınsın” sözlerinin altına imza atarım.

Amai bir de “fırsatçılar” var…

Servetine servet katarken, krizi bahane edip işçi çıkaranlar…

Ayırt etmek çok mu zor?

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın