Bir taktık pirinç,bulgur, bakliyat hatta sebze fiyatlarına.
Aslında yapısı gibi fiyatı da akıp giden yaşamsal maddeye bakan yok.
Su…
Yaşam için “olmazsa olmaz” ya, kimse tınmıyor.
Her türlü malda artış ortalığı ayağa kaldırıyor, suya gelince boyunlar bükülüyor.
İlginçtir; kerameti nedendir bilinmiyor..
***
Su Satıcıları Birliği’nin rakamlarına göre, bakalım suyun piyasasına:
Sektörün hacmi 2005’de 600 milyon, 2006’da 850 milyon, 2007 sonu itibarıyla 1 milyar Dolar.
Bu hızla, 2008’de muhtemel 1.5-1.8 milyar Dolar…
Üretim merkezleri; İstanbul, İzmir, Adapazarı, Bursa.
İstanbul’un yüzde 67’si, İzmir’in yüzde 72 si ambalajlı su tüketiyor.
Musluktan su içilen Anadolu’da bile satış geçen yıla oranla bir kat artmış.
Türkiye’de ambalajlı su tüketimi kişi başına 105 litre.
Bakanlığa bağlı 226 tesis var.
İşin acı, komik ve düşündüren yanı;
Ruhsatsızlar bilinmiyor.
***
Ambalajlı; yani pet şişe veya damacana içindeki su.
Tüketim yaygınlaşma nedeni:
“Nüfus artışı, tüketim tercihi değişimi, sağlıklı yaşama isteği…”
İzmir’de ise çeşmeden akan bir metreküp su 2.14 lira.
Bir metreküpten 53 damacana su doluyor.
Bir damacana su 5 YTL.
Nisan başında 3.5 YTL idi.
“Al-iç-at” biçimi pet şişe ise 50, yeni fiyat 75 Yenikuruş.
Sosyetik semtteyseniz 1- 1.5 YTL.
Dolum tesisi kontrolleri yetersiz, kurumlar yetkisiz.
Bunun için her sokak başı su satış yeri açılıyor.
Anında eve servis hizmetiyle…
***
Bunun için Pazar her yıl yüzde 25-30 büyüyor.
Bunun için kaynakların tahsisi için çeteler oluşuyor.
Bunun için yeni yetme işadamları “Su işine girdim” diyor…
Nasıl hep bir ağızdan söylemeyelim;
“Su akar güldür güldür, bir canım kaldı al götür…”
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.