Salihli

İlk yazımda Salihli’den zaman zaman bahsedeceğimi söylemiştim. İşte zaman, o zamandır. “Salihli’yi anlatacağına göre, kökeni oraya dayanıyordur” diye düşünenler olabilir? Hayır. Manisa’nın bu şirin ilçesiyle ilgili geçmişimde hiçbir bağlantım yok! Sadece Ankara’ya veya eşimin memleketi olan Silifke’ye giderken tabelasını gördüğüm, bir keresinde çarşısına girip meşhur “odun köftesi”ni tatma şerefine nail olduğum, yol kenarındaki göz alabildiğince uzanan Sultaniye üzüm bağlarına hayran kaldığım, heybetli bir yapı olarak yükselen Sart harabelerini hep görmek isteyip de bir türlü zaman bulamadığım bir yerdi benim için. Bizim tanışıklığımız çok yeni. Topu topu 5 aydır haftada bir kez gidip geldiğim bir yer. Bir hesaplarsak (5×4 =20), yani yirmi kez gidilen bir yerle ilgili az çok bir kanı oluşması için yeterli bir zamandır sanırım.
Şimdi bunları şu vesileyle anlatıyorum; burada öyle bir hareket var ki, başkası anlatsa, gözümle görmesem inanmazdım. Salihli’de bir ilçeden beklenmeyecek ölçüde büyük bir dinamizm var. Birbiri ardına projeler üretip, hayata geçiriyorlar. Zihinsel engelli çocuklara yönelik öyle bir okul yapmışlar ki, bırakın başka ilçelerde, büyük illerde bile örneği yok. Turizm Bakanı’nı davet edip, müze isteriz deyip, bunun sözünü alıyorlar.
Buradaki işadamlarının mesleki örgütünün yaptığı son etkinlik bile, bakan düzeyinde. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası geçtiğimiz Perşembe günü Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’u konuk etti ve bakanı Salihli’ye getirebilmek için özel uçak kiraladı. Az-buz şey değil, nereden bakılsa 4-5 milyar liradan bahsediliyor. Sanayi Bakanı da kendisine yapılan jestin altında kalmadı ve Salihlileri onore etmek için şu cümleleri sarf etti: “Yatırım hammaddenin olduğu yerlerde yapılmalıdır. Salihli’ye geleceğimi duyanlar, ‘Sadece 3-4 fabrikanın bulunduğu bir Organize Sanayi Bölgesi’nde ne yapacaksın?’ dediler. Benim için burada bir temel atmak, gelişmiş bölgelerdeki 100 temele bedeldir.” Bu sözlerle coşan Salihlililer’in önümüzdeki günlerde art arda yeni fabrika temelleri atmaları işten bile değil!
Evet, sonradan farkına vardım ki, bu haftaki yazım biraz ciddi oldu. Geçen haftaki yazıyı okumuş olanlar, ilk yazıda biraz geyik yaptığımı hatırlayacaktır. O yüzden ortamı bir fıkrayla yumuşatalım! Kaynağını bilmiyorum ama, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nın Başkanı Talat Zurnacı sorunların görmezden gelinmesine yönelik güzel bir örnek olarak bunu anlatıyor. Şöyle ki:
Birbirleriyle sürekli didişen, karşılaştıklarında kavga eden iki grup devekuşu varmış: mavi gagalılar ve kırmızı gagalılar. Yine bir gün mavi gagalı devekuşları kumsalda yiyecek ararken, birdenbire tepede kırmızı gagalı devekuşları belirmiş. Kırmızı gagalı devekuşları “Hadi saldıralım şunlara” deyip, hasımlarının üzerine yürümüşler. Mavi gagalı devekuşları bunları görünce “Saklanın arkadaşlar” deyip, kafalarını kuma gömmüşler. Kırmızı gagalı devekuşları bir an duraklamışlar, şaşkın ve kızgın bir şekilde mırıldanmışlar: “Tüh be yine ıskaladık.”
Hayatta güzel olan hiçbir şeyi ıskalamamanız dileğiyle?

Related Images:

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın