TBMM Trafik Araştırma Komisyonu’nca, 2001 Ocak Ayı’nda hazırlanan Rapor’da Güneydoğu’da yaşanan olaylarda, 15 yılda 30 bin; son 50 yıldaki depremlerde 50 bin insanımızın öldüğü; trafik kazalarında ise 10 yılda 100 bin kişinin can verdiği belirtiliyor. Raporun yazılışından bu yana geçen altı yılda trafik cinayetlerinde yitirdiğimiz canların sayısında herhangi bir azalma olmadığına bakarak bu saptamanın hiç bir işe yaramadığını görüyoruz. Son 60 yıldır kesintisiz sürdürülen ulaşım politikasından vazgeçilmedikçe yine her yıl binlerce insanımız trafik cinayetlerinin mağduru olacaklardır. Mezarlıkları, ölüm tarihleri ve soyadları aynı insanların ikişer, üçer yan yana yattıkları yerler haline getiren bu politikaya isyan ediyorum. Katili ve maktulü belli bu cinayetler bitmedikçe isyanım da bitmeyecektir.
Birçoğu çocuk 33 insanımızı yitirdiğimiz trafik cinayetinden sonra; “Dünyada değeri ölçülemeyen insan yaşamı ve çocukların ihmal, dikkatsizlik, denetimsizlik, kural tanımazlık ve sorumsuzluk sonucu yitirilmesi asla kabul edilemez” diyen Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerine katılıyorum ama “Kabul edilemez de ne olur?” diye sormaktan da kendimi alamıyorum. Devletin başındaki kişinin dahi “kabul edilemez” bulduğu ihmal, dikkatsizlik, denetimsizlik, kural tanımazlık ve sorumsuzluklar toplumsal yaşamımızın kanıksanmış özellikleridir. Çevremizde bunların sayısız örneğini görüyoruz. Bütün bunları yaşam biçimimize dönüştüren toplumsal atmosfere ve bu durumdan çıkar sağlayanların asla kırılamayan egemenliğine isyan ediyorum.
Yaşamımızı derinden etkileyen hemen her olumsuzluğun; “enflasyon canavarı”, “ekonominin görünmez eli”, “trafik canavarı” gibi saçmalıklarla adlandırılmasından ve kendiliğinden gelişen bağımsız değişkenler gibi tanımlanmasından nefret ediyorum. Asıl canavarın bu söylemlerle kendilerini aklama çabasındakiler olduğunu görüyor; toplumu uyutma ve kandırma temeli üzerine kurulmuş politikalara isyan ediyorum.
Bu tür isyanların tekil kalacağını, hiç bir işe yaramayacağını biliyor ve bu duygunun kahredici rahatsızlığına isyan ediyorum.
Bir çoğu çocuk, yaşama hakları ellerinden alınmış 33 insanımızdan, sorumlusu ben olmasam da, özür diliyorum. Yaşam hakkınızı koruyamadık, lütfen bizi bağışlayın ve hepiniz ışıklar içinde olun.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.